İCABET…(5)

İCABET…(5)

MEHMET ALİ TALAYHAN

Söğüt tabelasını kısa zaman sonra gördüğümüzde mekânın hakiki sahiplerini tazimle selamlayarak ziyaret başladık. Evvela cuma gününe denk gelen ziyaretimiz öncesinde namaz için lazım olan tedbiri alarak işe başladık. Genişçe bir caddenin etrafına dizilen apartmanların arka taraflarında dizilmiş evlerle sıradan bir Anadolu kasabası görünümden bir fazlalığı yoktur. Ertuğrul Gazi’ye ait sözlerin görünür yerlere tabelalara asılmış olması dikkati çekmektedir. İlçenin hemen girişinin sol tarafında yer alan türbe sizi karşılamaktadır. Şehir türbeden sonraya denk gelmektedir. Giriş selamlaması ile şehire giriyoruz. Aracımızı caddenin sol yanına park ederek iniyoruz. Dört katlı bir otel karşısında çatısı yörük çadırlarına benzetilmeye çalışılmış bir stadyum hemen doğu tarafında türbe cami ve onların yanında yer alan hediyelik eşya Pazar yeri yerini almıştır.

Koca bir devletin kurucusunun türbesi sakil binalar arasında kaybolmaya az kalmış. Heyecanımı ve ziyaret arzumu bütün olumsuzluklara kapatarak yapmak istiyorum. Ne mümkün demir yığınları arasında zevksiz özensiz sözlerle süslenmiş “hoş geldiniz” tabelası ile başlayan göz ve gönül yoran görüntü yetmezmiş gibi katlı beton binalar mana aleminize müdahale etmekten hiçbir beis görmüyor. Ne diyelim iyi ki burada bir zamanlar Refik Aslan Öztürk diye bir vali varmış da buraları kurtarmış. Kim bilir Refik Aslan Öztürk vali olmasaydı imar planları içine türbe bahçesi de dahil olacaktı. Rahmetli vali ne yapsın kurtarabildiğini kurtarmış. Yunan kurşun sıkarak hakaret etmiş ya biz ne yaptık?!!!

Yunan işgali gören söğüt’te işgalciler türbeyi kurşun yağmura tutmuşlar bunun izlerini görmek hala mümkündür. Anlaşılan halka yaptıkları zulüm ile yetinmeyen sömürgecilerin ileri karakol gözetleyicisi vazifelileri içlerindeki kini ortaya çıkarmakta beis görmemişlerdir. Ertuğrul Gazi, şimdilerde televizyonlardaki dizi filmleri ile halkımız tarafından daha fazla merakını çekmiş olacak ki türbe ve hediyelik eşya mağazaları oldukça kalabalık görünüyor.

Ertuğrul Gazi, İslâm ile şereflenen Türk obalarının artarak devam etmesi üzerine gün batımına doğru kut görevini yerine getirmek için obasına yeni vatan arayışındaki öncülerdendir. Tarihimizde Alperen diye vasıflandırılanların Anadolu’daki öncülerindendir. Mütevazi kişiliğini mahviyetle berkitmiş gönül sultanlarının izinden giderek hem obasının hem de yerleşik Hristiyan halkın saygısını ve sevgisini kazanmıştır. Bilecik’ te tekke kurarak gönülleri fetheden Edebâli’nın önünde diz çökmüş sözlerini büyük bir huşu dinleyerek evlatlarına onun izinden ayrılmamayı vasiyet etmiştir.

Ertuğrul Gazi, Yunan işgali sırasında uğradığı haksızlığa karşılık zamanında yaptırdığı ve adına kuyulu mescit denilen mütevazi küçük yapı Söğüt çayının kıyısı süslemektedir. Yaptırdığı mescitten insan olanın gelip su aldığı bir mekân olarak düşünmesini Türk gazilerinin karakterini ve düşüncesini ortaya koyan bengü taşıdır. Aslında Ertuğrul Gazi’ nin davranışlarını bütünleyen Türkistan coğrafyasından beri getirilen sevgi tohumlarını kucağından çıkararak bu topraklara ekmesidir. Piri Türkistan Ahmet Yesevi’ nin talebelerinin izleri burada rahatlıkla görmek isteyenler görebilirler. Toprağı adeta İslâm hamuru ile yoğuran Ertuğrul ve koldaşları Bilecik ve çevresini Türkleşmesinin öncüleridir.

Osmanlı devletinin kurulmasında önemli bir rol oynadığı hakkında meşhur rüyanın kimin gördüğüne dair değişik rivayetler vardır. Bunlar arasında Rüyanın Ertuğrul Gazi tarafından görüldüğüdür. Bir diğeri de Osman Gazi Rüyayı bizzat kendisinin gördüğüdür. Her kim görürse görsün. Bir rüya üzerinden bir devletin kurulmuş olması ve buna manevi bir liderin öncülük etmesi devlet geleneğinin hala devam ediyor olmasının devamıdır. Rüyaya gelince şöyledir. Osman Gazi babasının vasiyeti ile Şeyh Edebâli ile sıkça görüşür onun fikirleri ve düşünceleri üzerinde hareket edermiş. Yine böyle bir ziyaret sırasında zaviyede uyuya kalmış. Bu sırada bir rüya görmüş. Rüyasında Edebâli’nin koynundan çıkan bir ayın kendi koynuna girdiğini aynı anda göbeğinden büyük bir çınar ağacının bittiğini ve bu çınarın gölgesinin dünyaya yayıldığını çınarın altından dağların yükseldiğini dağların altından suların aktığını görmüş. Bu rüyasını Edebâli’ye anlatmış. Edebâli’ de Allah sana ve soyuna sultanlık verdi. Mübarek olsun. Kızım Malhun Hatun da senin helâlin oldu diyerek rüyayı yorumlamıştır. Malhun Hatun ile evlenen Osman Gazi nesli tarihin kaydettiği en uzun devletlerden birinin kurucusu olmuştur.

Aslında Ertuğrul Gazi türbesi ve çevresi hep böyle kalabalıklar mı doludur bilemedik. Günlerden Cuma olması kalabalığı arttırmış olabilir diye düşündük. Ziyaretçilerin tavırları ve davranışları her yerde görüldüğü gibidir. Kim hangi niyetle gelmiş bilemedik. Bilmek de bizim işimiz değildir. Önümüze bakarak vazifemizi eda ettik. Çevredeki koldaşlarının kabirlerini de ziyaret ederek kavilleştik.

Cuma namazını yeniden düzenlenen Ertuğrul Gazi camiinde Müezzin mahfilinde kendimize bir yer bularak eda ettik. Yerli ahalinin çokluğu dikkati çekerken kalabalıktan bahçede saf tutanların sayısı oldukça fazlaydı. Ruhaniyetlerinden istimdat dilemek ruhlarının yücelmesine vesile olmasına destek olmak amacıyla okuduklarımızın kabulü ziyaretimizin makbul olması dileği ile gerisin geri tazim ile Söğütten ayrıldık. İstikametimizi Şeyh Edebâli’ ye doğru çevirdik. Söğüt-Bilecek arası kısa mesafedir. Bu mesafeyi kat ederken aklımdan geçenleri sıraya koymaya çalıştım. Biliyorum Edebâli satırlara sığacak bir kişilik değildir. Gönlün tarifi yapılabilir mi? Yapılamaz. Edebâli tarif edilebilir mi? Hayır. Ancak anlaşılabilir. Herkes ona atfedilen sözleri kavrayarak kendisine bir hisse çıkarabilir.

30.06.2023 Söğüt/Bilecik

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ