İSLÂM’IN BUGÜNKÜ MESELELERİ ve ÇÖZÜM YOLLARI 2 SEMPOZYUMU

İSLÂM’IN BUGÜNKÜ MESELELERİ ve ÇÖZÜM YOLLARI 2 SEMPOZYUMU

Mehmet Ali TALAYHAN

Peşinen ifade etmek istiyorum. Bence İslâm’ın bir meselesi yoktur. Müslümanların İslâm’ı anlama biçimi ve uygulamaları hakkında meseleleri vardır. Bu isimle ikinci defa yapılan bir sempozyum konusu itibariyle bütün insanların dikkatini çekmesi gerekirdi. Ancak Sempozyum konularından daha çok, orada bir siyasi partinin başkanının gelerek bir konuşma yapması daha çok ilgi çekti. Siyasinin söyledikleri oradaki bilim insanlarının onlarca ilahiyatçının hiçbirinin gündemi olacak cinsten değildi. Ancak söyledikleri kamuoyunda gündem oldu. Her şerde bir hayır var fehvasınca bu konuda kamuoyunun ilgisini çekti. Haberlere konu oldu. Toplantıyı düzenleyenlerle aynı düşünceleri paylaşanlar arasında suni ayrışmalara vesile oldu.

Müslümanlar arasında ciddi ayrışmaların varlığı tarihi bir vakadır. Hz. Peygamber’in vefatından itibaren başlayan çatışmalar hâlâ devam etmektedir. Daha ne kadar devam edeceği de bilinmiyor. Bu toplantının asıl hedefi de buydu. Bir sonuç alınabilecek çözüm yolları bulunabilir mi?

Zor bir zamanda Müslümanların birbirlerini tekfir ettikleri, hatta birbirlerinin celladı oldukları bir zamanda konuşmanın zorluğunu toplantıyı düzenleyenler de ifade ettiler. Daha ilk günden aynı mahalle insanının sözlü tacizlerine maruz kalmaları zorluğun bir derecesiydi. Birbirlerini anlamanın yolunun birbirlerini dinlemekten geçtiğini fikirlere saygı duymadan içtimai hayatın düzenli olamayacağını anlamaktan aciz olanların varlığı büyük zorluğun işaretiydi.

Altmıştan fazla bilim insanının sunduğu tebliğler sempozyumu dikkatli bir şekilde takip edenler için bilgi şöleniydi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ilahiyatçı, sosyolog, antropolog, hukukçu, gazeteci ve daha başka sahalardan ilim insanları Müslümanların içinde bulunduğu meseleleri her biri kendi açısından değerlendirdiler. Toplam on oturum şeklinde düzenlenen sempozyum üç gün boyunca sürdü. Dini anlama ve anlatma şeklinin şimdiye kadar yapılan uygulamaların islâm dünyası için bir çıkmaz olarak durduğu tebliğcilerin başat ifadesi olması hazin bir sonuç olarak ortaya çıktı.

Türk Ocaklarının 110. Kuruluş yıldönümü nedeniyle Türk Ocakları İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen sempozyum, aynı konuda 2016 yılında birincisi düzenlenmişti. İslâm’ın cemaat, tarikat, mezhep, devlet, politika ve İslâm dışı saldırılar karşısındaki tavırları gibi hemen her Müslümanın şikayetçi olduğu konular oldukça büyük bir ilgi ile takip edildi. Yurt dışından gelen tebliğcilerin tebliğleri de aynı ilgi ile takip edildi. İslâm’ın akıl, felsefe konuları konuşulurken aynı zamanda gençler arasında yaygın bir şekilde artan din, dindar ve dini kavramlara karşı umursamazlıkları da konuşulan konular arasındaydı. Toplam kırk tebliğin sunulduğu sempozyumda her oturum sonunda bir de müzakereler yapıldı. Müzakereler de tebliğ konuları ve sunumlar kadar doyurucuydu. Bu kadar çok yetkin ilim insanlarının varlığı İslâm alemi için umut olarak görülmelidir.

Türk Ocakları’nın ilgi sahasının sadece Türk dünyası olmadığını aynı zamanda Türklükle ete kemiğe bürünmüş olan İslâm’ın da bu sahanın içinde olduğunu bu vesile ile bir daha göstermiştir. İslâm aleminin başta insan hakları, hukuk, akıl, ahlak, bilim ile sıkıntılarından halas olacağı ortak kanaat olarak ortaya çıktı. İlk günkü çalışmalarına yetişemediğim sempozyumun son iki günlük oturumlarını dikkatlice takip ettim. İtiraf ediyorum ömrüm boyunca tertipli düzenli seviyeli konusu itibariyle böyle bir sempozyum görmemiştim.

Katılımcıların ve bildiri sahiplerinin ufuk açıcı fikirlerinin ileride yazılı metin haline getirileceğinin ifade edilmesi meraklılar ve ilgililer için sevindiriciydi.

Türk fikir hayatının tartışmasız varisi Türk Ocaklarıdır. Türk Ocakları Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesinin de fikir hamisidir. İstanbul Türk Ocakları da bu fikir hayatının merkezindedir. 1912 yılından beri sürdürülen Türkçülük cereyanın merkezi konumundaki bir hareketin demokratik nizamımızın sürdürülmesinin yanında yer alırken siyasi tercihlerini hiçbir partinin yanında kullanma temayülünde olmamıştır. Yanında veya karşısında olmadığı siyasi partilerden ocaklılar ve ocak hep zarar görmüştür. Bu da siyasi partilerin yanında olmamasının haklılığını göstermektedir. Türk ocakları milleti ilgilendiren konuların yakın ve uzak hedefleri hakkında fikri çalışmalar yaparak fayda temin etmeye çalışmış ve çalışmaktadır. Son yıllar fikirlerin konuşulmadığı bir zaman dilimi olmaktan kurtulamamıştır. Milliyetçilerin fikir yoksunu ve yoksulu olmadıkları bu sempozyumla bir kere daha anlaşılmıştır. İslâm’ın meselelerini Türk milliyetçilerinin konuşuyor olması ve çözüm yolları göstermesini bazı çevrelerin yadırgamalarını ve hor bakmalarını kendi içlerinde yaşadıkları fikir fukaralığından neşet etmektedir. En meşhur milliyetçilerden Ziya Gökalp, Osman Turan, Erol Güngör’de milliyetçiliğin İslâm için nihai bir hedeftir.

Türk Ocakları İstanbul Şubesi son kırk yıl içinde ses getiren ve kültür dünyamızı ilgilendiren meselelere çözüm arayan çalışmaları kıt imkânları ile katkı sağlamıştır. Bir dernek şubesinin kırk yıldan beri yaptığı çalışmalar arasında her cuma akşamı milletin meselelerini konuşarak gündeme getirmeye çalışması millet sevgisinin ifadesinden başka bir şey değildir.

Dr. Cezmi Bayram yönetimindeki İstanbul Türk Ocakları sayısız toplantıların sempozyumların düzenleyicisi olmuştur. Türk milliyetçiliğine adanan ömrü ile hayatı boyunca millî meseleleri kendisine mesele haline getirmesi insaf sahipleri tarafından unutulmayacaktır. Bayram, entelektüel birikimi milliyetçi düşünce sistemi içindeki meselelere çözüm üreten bakışlarını yazdığı makaleler ve kitaplarla katkı sunmaya devam etmektedir. Muhtevası ile düşünebilen her Müslüman için ufuk ve zihin açıcı bir çalışmanın sağlanmasında yaptıklarını bu sempozyum ile taçlandırmıştır. Bayram, müktesebatı ve gayretleri ile sadece milliyetçilerin ağabeyi olmanın ötesinde Türk dünyası ve nihai olarak İslâm dünyasının mesele çözen tartışmasız bir yıldızıdır. Bayram, giderek kısırlaşan fikir hayatımızda ağabey kimliği ile teşvik, takdir ve ufuk açıcı çalışması ile irfan hayatımıza ilim hayatımıza birer yıldız olacak olan insanları kazandırmıştır. Karşılık beklemeksizin yapılan bu çalışmaların olumsuz tavır ve haksız isnatlardan etkilenmemiş olmaları yapılan faaliyetin haklılığını ve gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Katılımcıların geniş bir hoşgörü anlayışı içinde kendilerine yapılan haksız hücumlara kulak vermeyerek işlerine devam etmeleri taşıdıkları sorumluğu sonuna kadar sürdürerek göstermişlerdir. Beklentilerinin mevcut muktedirlerin beğenileri yerine Müslümanların iz ’an ve anlayışlarına hitap etmek olduğunu ve sonucunda Allah rızasından başka bir emellerinin olmadığını ifade etmeleri sempozyumun irfan hayatımıza altın harflerle yazılmasına vesile olmuştur. Sonuçta bu davranış muvafıkları tebessüm ettiren hasbi bir davranış olarak hafızalara kazındı.

29.06.2022 / İstanbul
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ