İCABET… (4)

İCABET… (4)

MEHMET ALİ TALAYHAN

Dursun Fakih, Osmanlı devletinin ilk ilim insanlarındandır. İlk kadıdır. Osmanlı adına ilk hutbeyi okuyarak Osmanlı devletinin artık egemen bir devlet olduğunu tescilleyen kişidir. Eskişehir’ e bağlı Karacaşehir köyünde hutbeyi okumuştur. Osman Gazi ile birlikte Osmanlının kuruluşunda manevi olarak büyük destekleri olan Şeyh Edebali’ nin damadı ve talebesidir. Osman Gazi ile bacanaktır. Gazavatname sahibidir. Gazavatnamesini divan şiiri tarzında Yunus’un Türkçesine benzer ve aruz ile yazmıştır. Mezarının kayınbabasının yanında olduğu söylenir. Üç yerde makamı olduğu biliniyor. Yunus, Somuncu Baba, Nasreddin Hoca ve daha birçok efsanevi tarihi şahsiyetlerimizin Türk coğrafyasının değişik yerlerinde makam/mezar varlığı burada da var. Bizim ziyaret edeceğimiz yer Küre köyündeki yerdir.

Harman köyündeki Kiraz toplama faslından sonra yönümüzü geliş istikametimizin Güney Batı yönüne doğru çevirdik. Yaz aylarının lezzeti kiraz tadı ile belli olur desek abartmış olmayız. Kısa süren kiraz mevsimi adından çokça bahsettirir. Köyde doğup vişne veya kirazı dalından koparıp saplarını kulağının üzerinden aşırıp küpe yapmayan var mı? Gür saçlarının arasına sapını sıkıştırıp toka gibi takmayan kızlarımız da öyle. Ayrı bir tadı ve lezzeti hatırları ile birlikte sizi kucaklar.

Yokuş yukarı doğru tırmanan aracın camlarını sonuna kadar açarak alabildiğimiz kadar oksijeni çekerken başımızın hafifçe döndüğünü hissediyoruz. Gelirken yaşadığımız gariplik duygusunu ayrılırken de yaşıyoruz. Tabiat mı desem insanların bize olan davranışları mı desem doğrusu ne diyeceğimi bilemedim.

Harmanlık kayasını arkamızda bırakarak bu sefer de yokuş aşağı iniyoruz. Gelirken yaşadığımız gördüğümüz manzaraları bu sefer inerken yaşıyoruz. Anadolu’daki her köyde görebileceğiniz manzaralar burada da mevcut. Bayram tatilini fırsata çevirmek isteyenlerin geçmişlerinin kucaklarına sığınarak arayanların aradıklarını bulamamanın şaşkınlığı yüzlerinden okunuyor. Biz yolumuza devam ederken çay ve dere kenarlarında seraların varlığı dikkatimiz çekti. Daha çok güney illerimizde olduğunu tahmin ettiğimiz seracılığın burada da yoğun bir şekilde varlığı dikkati çekmektedir.

Yokuş bitip tekrar tırmanmaya başladığımız bir zamanda karşımıza Dursun Fakıh türbesi tabelası ile karşılaşıyoruz. Küre köyü içinden geçtiğimiz köyler nazaran daha kalabalık bir nüfusun varlığına şahit olduk. Bir yokuşun yamacına vadiye nazar eden bir mekâna kurulmuş. Köyün büyük bir camisi ve caminin çevresindeki hareketli kalabalık hayatın hala devam ettiğinin işareti olarak görülmektedir.

Dursun Fakıh, mütevazi bir tepenin üzerine konan bir kartal gibi durmaktadır. Yönümüz türbeye doğru çevirip hareket ediyoruz. Aracımızı tepenin hemen yamacına park ettik. Yürüyerek gitmeyi tercih ettik. Bir minareye nasıl çıkıyorsanız o şekilde tırmandık. Ancak buradan araçlarla da gidebilirsiniz. Aklıma nereden geldi bilemiyorum. Kendimiz Babil’in kulesine çıkıyorum hissini uyandırdı. Sessizliği oldum olası severim. Kendi ayak seslerimi duyuyordum. Yanımdan geçen araçların sesleri beni ilgilendirmiyordu. Engel olabileceğim sese engel olamamanın rahatsızlığı gönül dünyamdaki muhaverelere kısmen engel olması beni üzüyordu. Yukarıda bizi bekleyen kalabalık arasında çocuklar gençler ve aileler vardı. Piknik yapanlara da rastladık. Son yıllarda yapıldığı anlaşılan türbenin bakımlı ve temiz olduğu görülmektedir. Türbenin önünden Bilecek’i görebiliyorsunuz. Batı tarafında da Söğüt. Dursun Fakıh, devrinin şairi ve alimiydi. Yeni kurulan devletin temellerini atanlardandır. Gazavatname isimli eseri elden ele dolaşarak insanları yeni bir heyecan yeni vatan için heyecanlandırıyordu. Gazileri aşka getiren, gaza yapmanın faziletini Gazavatın okunduğu sırada dinledikleri ile yetinmişler midir? Şimdilik bilmiyoruz. Ancak, Gazi dervişlerin ata binerken, kılıç sallarken, ok atarken nasıl bir ruh hali içinde olduklarını tahmin edebiliyoruz. Sınır boylarının muhafızları sınır boylarını aşarak küffar içine kadar gidip netice almalarının Sarı Saltuk sultan’ ın Gazavatname ’den ilham almadığını kim söyleyebilir?

Bağımsızlığın alametlerinden olan hutbe okunması sırasında tartışmaların olduğunu bilenler bilir. Şimdiye kadar Selçuklu için okunan Hutbe, dursun Fakih’ in Osman Gazi adına okutması tartışmaları sonlandırmıştır. Bağımsızlık alameti artık Osmanlının elindeydi.

Türbeden ayrıldıktan sonra istikametimizi batı yönüne çeviriyoruz. Türk göçlerinin istikamet yönü en çok batıya olmuştur. Daha doğrusu gün batımına doğru olmuştur. Kut görevinin başladığı yerin gün doğumu bittiği yerin ise gün batımı olduğuna inanmışlardır. Bi de şimdi gün batımına doğru hareket ederek Söğüt’ e doğru hareket ediyoruz. Devlet büyüklerimizin senede bir defa da olsa adına şenlikler düzenlediği Ertuğrul Gazi’ ye doğru hareket ediyoruz. Kayı boyunun beyi Ertuğrul Gazi’yi ziyaret etmeyi ardımızda bıraktığımız Hatip Dede, Mihal Gazi ve Dursun Fakih’ in selamlarının ağırlığını gönlümüzde daha sonra kollarımızda hissederek gün batımına doğru hareket ediyoruz.

30.06.2023 Küre/Söğüt/Bilecik

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ