EYLÜL-HAZAN DERKEN…!

EYLÜL-HAZAN DERKEN…!

zekerriya

HÜR DÜŞÜNCE                                                                       ZEKERİYYA İLLEEZ

Zekeriyya_illeez@mynet.com                                        Em.Uz.Sosyal Bil.(Tarih)Öğretmeni

                                                     EYLÜL-HAZAN DERKEN…!

          Eylül, hazan mevsiminin başlangıcıdır. Dört mevsimi yaşadığımız ılıman iklim kuşağında ki ülkemiz insanı,kış mevsimine giriş öncesi hazan mevsiminin başlangıcında,kışı rahat geçirmek için hazırlık yapar.

          Eylül ayında sararan bitkiler,yapraklarını dökmeye başlayan ağaçlar,tabiatta ki canlılar hep bir telaş içindedirler.

          Eylül ayı-hazan mevsimi bana insan hayatının orta yaş-yaşlılık evresinin başlangıcını hatırlatır. Yani yavaş yavaş nasıl ki dünya işlerine hazırlık yapıyorsan,öbür dünya içinde hazırlığını yap diyor,sanki!

          Eylül ayı hareketin,bereketin,hasadın,birlik ve dayanışmanın sergilendiği aydır.

          Eylül ayı Milli Mücadeleiz için temel kararların alındığı,milli teşkilatların birleştiği,manda ve himayenin red edildiği aydır.Sivas Kongresinin (4-11 Eylül) yapıldığı aydır.

          Eylül ayında ; demokrasimize kin ve husumetin,kıskançlığın,millet iradesini hiçe sayan vesayetin,derin güçlerin 27 Mayıs’ta yapılan darbe ve darbelerin uyduruk mahkemelerde alınınan kararlar sonucu;masum 16 Eylül de Hasan Polatkan (Maliye Bakanı),Fatin Rüştü Zorlu (Dışişleri Bakanı), 17 Eylül’de de Adnan Menderes (Başbakan ) idam edilmişlerdir.

          16-17 Eylül günleri; TC Devletimizin ve demokrasimizin kara lekesi olan günlerdir.

          Demokrasi şehitleri; başta Adnan Menderes,Fatin Rüştü Zorlu,Hasan Polatkan, yaş haddinden idam edilemeyen Mahmut Celal Bayar olmak üzere idam edilen,çeşitli sebeplerden  bir çok demokrasi şehitlerini rahmet ve minnetle anıyorum.

          Onlar halkın gönlünde taht kurmuş,demokrasi şehit ve kahramanları,bütün zorluklara rağmen köyküğü efendi yapan,çiftçinin yüzünü güldüren,ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaran,TC Devletini şaha kaldıran devlet adamları idi.

          16-17 Eylül nefretin ve kinin,sevgiye-hizmete karşı doruğa çıktığı talihsiz günlerdir.

          12 Mart Muhtırasını (ABD’nin  CIA Türk Dünyası Masası şefi Ruzi Nazar’ın haberi var) bizim istihbarat müsteşarı  Fuat Doğu haberi olduğu halde,Başbakan Süleyman Demirel’e yıllar sonra söylemediğini,iç kargaşa ve kan dökülmesinden çekindiğini ifade etmiştir. Süleyman Demirel altı defa gitmiş,yedi defa gelmiştir. Ama hep millet iradesiyle  gelmiş,herkese demokrasi dersi vermiştir. Süleymnan Demirel’in ‘ Meşruiyet içerisinde çare tükenmez’, ‘Bırakın yürüsünler,yollar yürümekle aşınmaz’ sözleriyle gerçek bir demokrat,lider,devlet adamı,demokrasi kahramanıdır. O hiçbir zaman darbe oyunlarına girip,halkı askeri karşı karşıya getirerek,gizli amaçlar peşinde olmamıştır. O her zaman şeffaf,konuşan Türkiye,hür düşünce,hür fikir,hür iradeyi savunmuştur. İstismar ve oyunlarla gizli emeller peşinde olmamış,hep amacı ‘ Hür,Demokrat Büyük (Böyük) Türkiye ideali’ olmuştur.

          Demirel,28 Şubat hareketini engin deneyim ve tecrübesiyle darbeye dönüşmeden önlemiştir!

          Atatürk,Mahmut Celal Bayar,İsmet İnönü,,Adnana Menderes,Süleyman Demirel,Bülent Ecevit,Necmettin Erbakan,Alparslan Türkeş,Turgut Özal’ın yanlışları ve doğruları ile büyük hizmetleri olmuştur.Çünkü;bunlar liderdir,devlet adamlarıdır.

          Bir ülkede herkes siyasetçi olabilir.Hatta siyasette genel başkan,bakan,başbakan hatta cumhurbaşkanı da olabilir. Ancak lider ve devlet adamı olmak ayrı bir iştir.

          Yukarıda belirttiğim isimleri beğenen olur,beğenmeyen olur,katılır,katılmaz.Onlar kendi alanlarında birer ekol,lider ve devlet adamlarıydı. Onlar antiemperyalist,vatanseverlerdi.

          Onlar TC Devletinin temelleri,esasları,amaçları,cumhuriyetin niteliklerine bağlı insanlardı.

          Askeri ve sivil darbelere karşı bir demokrat olarak; 27 Mayıs,12 Mart,12 Eylül darbe ve muhtıraları hiçbir zaman kabul etmiyorum.

          28 Şubat gümbür gümbür gelen bir darbe hareketi Süleyman Demirel’in engin tecrübesiyle önlenmiştir.

          28 Şubat’ta darbe önlenmiştir. Ancak ülkeyi darbe ile yönlendirmeye çalışan iç ve dış derin güçler,amaçlarına ulaşamayınca;yeni siyasi hareket ve yeni siyaset arayışına girmişlerdir.

          Yeni siyasi hareket oluşumları halka olumlu tanıtılarak,bazı olaylarda istismar edilerek ve kullanılarak sunulmuştur.

          28 Şubat’ta başarılı olamayanlar,yeni siyasi hareket ve oluşumlarda daha etkili hale gelmişlerdir. Tıpkı dünyada ki Yahudi Baronları Rockofeller,Rhodcild  etkinliği ve hakimiyeti gibi…

          Hukuk devletinde hakim karar vermedikçe (Hakim teminatı-Vicdani kanaati) sürece hiç kimse suçlu addedilemez.

          Tarihte olaylar zaman ve mekan olarak,objektif şekilde sebep-sonuç ilişkisi kurularak ortaya konursa;kişi ve halk aydınlanır.

          Olaylar yer ve zaman göstererek,objektif bakışla,sebep-sonuç ilişkisi kurularak,araştırılıp,değerlendirilmezse;çözülmesi zor bir muamma halini alır. Muamma halini almış olunca;hür düşünce,hür fikir,hür irade içinde değerlendirme yapıp,halk aydınlatılmazsa; tıpkı 15 Temmuz hadisesi gibi istismara açık,şüphe uyandıran,derin güçlerin yerli güçlerle organiz hareketi mi diye düşünceler ortaya çıkar.

          Böyle muammaya dönüşen  olaylar selalalrla,camise hutbelerle meşru hale getirilerek,kişileri kahramanlaştırma işine dönüşür. Suçsuz,masum,mazlum,mağdur duruma düşmüş garibanların sırtından sinsice hedeflerine yürüyen ve hedefine ulaşmak için zaman kazanmaya çalışan harekete dönüşür.

          Bu hareket bir taraftan camilerde,diğer taraftan yazılı ve görsel medya marifetiyle zihinler-beyinler tahribata uğratılır. Sonra yıkanır.İstedikleri ile doldurulur.İnsanlar sadece dinleyen,biat eden hale gelir.

          İnsanlar neden,niçin,niye sorularını soramaz,sorgulayamaz!

          Olaylar sağlıklı bir şekilde değerlendirlemeyince;bayrak,demokrasi,şehitler istismar edilir.

          Organize halinde ki hareket kuru-yaş,suçlu-suçsuz demez içeri atar,rejimin kurum ve kuralları ya işlemez hale getirilir yada tahrip eder; yerine yeni kurum ve kurallar oluşturma şekline getirir.

          Olaylar amaca ulaşmak için bir fırsat,nimet,lütuf olarak görülüp,güce göre değil de; akıl,bilim,ahlak,adalet öiçüleri,objektif bakış,sebep sonuç ilişkileri kurularak değerlendirilmelidir.

          Şayet böyle değerlendirilmezse; olaylar karanlıkta kalır.Aydınlanmaz. Aydınlanmayan olaylarda suçsuz,masum,mazlum,mağdur insanlar cefa ve yükü çeker. Adalet ortadan kalkar.

          Adalet ortadan kalkınca,o devlette hukukun üstünlüğü kalkar,hukuk devleti olmaktan çıkar. Dünyada bir çok ülkeler bu durumdadır yada bu durumları yaşamıştır.

          Oysa adalet dinin temelidir.

          Allah sabredenler,masum ve mazlumlarlarla beraberdir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ