TATİL

TATİL

Memet Ali Talayhan

 

Tatil, hayatımıza iyice yerleşmeye başladı. Okulların tatil olması ile birlikte ailelerde bulundukları yeri terk etme telaşı sardı. Zengin veya fakir tatil konusu her ailede konuşulduğu muhakkaktır. Herkes kendi imkânları dahilinde bir planlama yapar. Sivil ve resmî kurumlar da buna dahildir.

Zamanımızda camiler en gözde tatil mekânlarıydı. Okullarda dini bilgilerin yetersiz olduğunu iddia edenler çocuklarını yaz boyunca cami hocalarına teslim ederek bu iş tamamladıklarını düşünüyorlardı. Aslında haksız sayılmazlardı. Biz öldükten sonra arkamızda bir zaman Fatiha okunsun diye düşünülüyordu. Tatili bu şekilde değerlendiren ailelerin sayısı hayli fazlaydı. Bir meslek erbabının yanında meslek öğrenerek tatilini değerlendirenler de oldukça fazlaydı. Bu arada gelecek olan okul masraflarını da böylece temin ederdi. Kitap satın alınırdı. Bunun yanında diğer kırtasiye masrafları ve kıyafetler de buna dahildi. Bizim neslin büyük kısmı bunları yaşadı. Bizden bir önceki büyüklerin kitaplarını alabilmek için çok uğraştığımızı hatırlıyorum. Bütün tatil boyunca öğrenciliğimizde yaşadıklarımıza ilave olarak daha ileriki sınıflarda fizik olarak da büyüklüğümüz ailemize kazanç elde etmek için de harcanan bir zaman dilimi de tatildi. Lise son sınıfta üniversite imtihanına girmiş sonucu bekliyordum. Bir inşaat kalıpçının yanında önüme bağlanan bir torbanın içine doldurulan çiviler ile usta ile birlikte tahtalara çaktığımızı hiç unutamıyorum. Okulu kazandığımı haber alınca usta önümdeki çivi torbasını çıkarmamı ve gitmemi söylemişti. Tatil bizim için bir işte çalışmaktı. Ya da bir şeyler öğrenmek için kurslara katılmaktı. Yazın en sıcak zamanlarında fırsat ve imkân bulunursa kamyon kasalarında Hazar Gölü’ ne gidip serinlenmek cennetten bir parça olurdu.

Köyü olanların tatili harmanda, tarlada ya da dağda küçük baş hayvanların peşinden koşturmalarından başka bir çareleri yoktu. Dünya değişti Türkiye de değişti. Küçük kasabalar kalmadı. Köyler bitti. Kibrit kutusu evlerin içine tıkılan insanlar havaların ısınması ile kendisini karınca misali dışarı atarak nefes almanın güneş sofrasının altında doyunca! gezmenin karşılığında imkânlarınca sağa sola koşturarak çırpınmaya başladı.

Cumhuriyet ilk zamanlarında yazılan romanların büyük bölümü köy ve köylü üzerine olduğunu yazılanların buralara dair olduğunu biliyoruz. Değirmen taşları arasında öğütülen buğday gibi zamanın arasında bunlar da öğütülüp gitti. Aramakla bulunamaz zamanların ancak bizim gibi nesli tükenmekte olanların hayalini süslemekten öte gitmez.

Tatil olduğu için pazar günlerini sevmeyen biri olarak 10 güne uzatılan dini bayramlarda günlerinin bitmesini adeta iple çekerim. Bununla birlikte istediklerimle birlikte olamamanın hüznünü yaşamak cabasıdır. Bayram tatillerini doğduğu topraklarda geçirenlerin istatistiği yapılırsa günden güne sayının düştüğü aşikârdır. Elbette imkânı olanların tercihleri herkesin bildiği bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Devlet de işi ciddiye alarak bütçe gelirinin önemli kısmını buradan temin ettiğinden tatil teşviklerinin ardı arkası kesilmiyor.

Tatili bir ihtiyaç olarak görmeyenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azaldı. Sınıf, ideoloji ve cinsiyet farkı gözetmeksizin herkes kahır ekseriyetle aynı düşüncededir. Aile büyüklerinin fikrinin hiçbir önemi yok. Zaten söylemeleri halinde geçerli olmayacağını bildiğinden sesini çıkar(a)maz. Aşırı sıcaklardan kaçacak yerler arasında serin bir söğüt gölgesini tercih etmeyi istediğiniz kadar hayal edebilirsiniz. Batı ve güney illerinin sıcaktan kavrulan kumlarının üzerinde sere serpe uzanmayı bir yıl boyunca hayal edenlerin ceplerinin şişkinliği rahatlatabilir.  Kuzeyden güneye oradan doğuya doğru uzanan sahil boylarında zeytin ormanlarının neredeyse tamamına yakınını yazlık evler ya da turistik tesislerle kapattık.

Tatil yöreleri arasında Karadeniz’in yaylalarını tercih eden var mı? Gazetelerdeki yazı ve yorumlardan yaylaların betona boğulmuş hoyratça bir yapılanmanın varlığına işaret edilmektedir. Arz talep dengesinin kurbanı olan yaylalar varlıklarını daha kadar sürdürebilecekler?

Yaz ayları gurbetçilerimiz memleket hasretlerini dindirdikleri zamanlardır. Anadolu şehir ve kasabalarının caddelerini dolduran gurbetçilerimizin araçlarının sonbahara doğru azalması herkeste bir burukluk yaratır. Tatillerini yakınları arasında hasret gidererek geçirenlerin bahtiyarlıklarına diyecek bir şey var mı?

Değişen dünya şartları arasında bir yıl çalışıp bir ay tatil yapma alışkanlığı bizde de yaygınlaşmaya başladı. Her aykırı alışkanlığımızı aldıklarımızın gelirleri ile aynı şartlarda tatil yapamayacağımız da ortadadır.  Anlaşılan paramızın değerinin düşmesi bize yaramıyor. Gelir seviyemize göre yabancıların tatillerini geçirdikleri yerlerde bizim tatil yapmamız çoğumuz için hayaldir. Yapabilenlerin ellerine kâğıt kalem alarak gördüklerini yazarak yapamayanlara göndererek yardımcı olabilirler. Hoca vaaz vermek üzere kürsüye çıkmış -Ey cemaat size ne diyeceğimi biliyor musunuz? Cemaat cevap vermiş -Hayır ne diyeceğini nereden bilelim. Hoca-Cahillerle hiçbir işim olmaz diyerek kürsüden inmiş. Bir hafta sonra tekrar kürsüye çıkarak aynı soruyu sormuş -Ey cemaat ne diyeceğimi biliyor usunuz? Cemaat -Evet artık biliyoruz. Hoca-O zaman anlatacak bir şey yok diyerek kürsüden inmiş. Bir hafta sonra tekrar kürsüye çıkmış -Ey cemaat ne diyeceğimi biliyor musunuz? Cemaat-Yarımız biliyoruz yarımız da bilmiyoruz diye cevaplayınca Hoca-O zaman bilenler bilmeyenlere anlatsın diyerek kürsüden inmiş. Tatil yapanlar tatil yapmayanlara tatil hatıralarını yazdıklarını okuyarak anlatabilirler. Bizde bir dere kenarındaki bir söğüdün altında elde kitap hayali ile tatil yapalım.

Bu bir tatil yazısıydı…

04.07.2023

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ