BİR MUSİBET…! (3)

BİR MUSİBET…! (3)

zekerriya

HÜR DÜŞÜNCE                                                                             ZEKERİYYA İLLEEZ

                                                             BİR MUSİBET…! (3)

          İnsanlık kendi varlığını devam ettirmek için bir çaba içerisinde olmuştur. Allah’ın vermiş olduğu akıl ve düşünceyle karar verip yaşamıştır,yaşamaktadır.

          Kimi insanlar zekasını kurnazlıkla iş yapmak için kullanmıştır. Kimi insanda zekasını iyilik,güzellik,doğruluk için kullanmıştır.

          Zekasını kurnazca kullananlar hep nefse hitap etmiş ve şeytana hizmet etmiştir. Yani zekasını kurnazca kullananlar şeytani yolda,hayrına kullananlar rahmani yoldadır.

          Allah,peygamberleri vasıtasıyla insanlara emir ve yasaklar bildirirken,insanları iyiye,güzele,doğruya yöneltmek istemiştir. İnsanlar bunlara uymayınca,zaman zaman çeşitli sınavlardan geçirmiştir. Kimi toplumları da helak etmiştir.

          Allah’ın insnın hizmetine sunduğu nimetleri su,hava,toprak,bitkiler,hayvanlar,görünen ve görünmeyen bir çok varlıkların kendi ürünü olduğunu zannederek,büyüklük ve kibire düşmüştür. Nice firavunlar ve kırallar ibret vesikası olmuştur.

          Allah’ın insana vermiş olduğu Cüz’i İrade (Akıl ve düşünce) ve merak duygusuyla insan; araştırma,inceleme,deney-gözlem ve sebep-sonuç ilişkisi kurarak bir çok buluşları gerçekleştirmiştir. İnsanlığın bilim ve teknolojide ki gelişmesi,imkanları ve güçlenmeyi çoğaltırken; bütün maharetlerin ve imkanların tabiatta ve kendinde olduğunu zannetmiştir!

          Kimi bilim insanları da evrende her şey bir güç tarafından denge üzerine yaratılıp düzenlendiğini,insanların sadece bu evrenin bir parçası olan dünyada bir imtihan içinde olduğunu belirtmiştir. Yani Cüz’i hazinenin insanda ama esas Küli hazinenin Allah’ın kendisinde olduğu idrakine varmıştır.

          Allah’ın vermiş olduğu Cüz’i iradeyle iyi-kötü,doğru-yanlış,güzel-çirkin,faydalı-zararlı olanları tespit farkederek yaşamıştır.

          İnsan kendi kültürü içinde temiz  ve pis olarak gördüklerine göre yaşar. İnsan iradesiyle tercihini yapar.Mesela Türkler suyu sadece içmek,toprağı sulamak için değil temizlik için de kullanmıştır. Avrupa Hun İmparatorlarından Atilla sarayını,eşyasını tahtadan-ahşaptan yaptırırken,hamamı taştan yaptırmıştır. Yani hamamın yapılmasına daha çok özen göstermiş ve önem vermiştir. Temizliğin önemine dikkat çekmiştir.Su İslamiyet öncesi ve sonrası da temizlik aracı olarak kullanılmıştır.

          Avrupa’nın ünlü ressamlarından Leonarda da Vinci babasına yazdığı mektupta;Türklerin su ile yıkandığını çok temiz olduklarını,kendilerinin ayda veya iki ayda bir kazındıklarını yadırgadığını,Türklerin çok temiz olduğunu belirtmiştir.

          İslamiyet’in kabulü ile birlikte Türkler suyu kullanma,namaz abdesti ve boy abdesti alma,tuvalete giriş ve çıkış sonrası yıkanma,el yıkaması temizlik olarak görülmüştür.

          Eve girerken ayakkabıların çıkarılması,bir yere gitmeden önce duş-temizlik ve banyo yapılması,yemek öncesi ve sonrası ellerin yıkanması temiz olarak yaşamyı kültür haline getirmiştir.

          Türkler ‘temizlik imandandır..Yamalıklı giysek de temiz olalım’ düsturlarıyla,Allah’ın insanlara bahşettiği helal olan yiyecekleri tercih etmiştir. Müslüman Türk,Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda haram ve helali ayırarak yaşayan Türk’tür.

          Allah,İnsanlara zararlı olan hiçbir madde ve manayı tasvip etmemiştir. Ama insanoğlu ve oluşturduğu devletler kibir abideleri,şeytanın askerleri,dünyayı felakete sürükleyen aktörler-piyonlar olmuşlardır.

          İnsanlığın dengesizce yaşaması;ateşli savaşlar,psikolojik savaşlar,biyolojik ve kimyasal savaşlar ortaya çıkarmıştır. Habis,haram ve leş yiyen toplumlar,kobay olarak kullanılmaya başlanmıştır. Böylece dünyayı tehdit eden salgın hastalıklar ortaya çıkmıştır.

          Mikrop,bakteri ve virüslerden en az ve en sonra etkilenmesi gereken Müslümanlar zarar görmektedir. İslam yaşanmamakta,kullanılmaktadır!

          Peygamber Efendimiz;’ Bir yere gidecek iseniz orada salgın hastalık var ise gitmeyiniz. Bulunduğunuz yerde salgı hastalık var ise  evinizde kalınız,dışarı çıkmayınız’ der.

          Hz Ömer Şam’a gider. Ancak Şam’a girmeden önce haber gelir. Şam’da salgın hastalık olduğu söylenir. Bunun üzerine Hz. Ömer Şam’a girmekten vazgeçer.Girmez ve geri döner.

          İslam güzel ahlaktır.İslam temizliktir. Temiz toplumlar sağlıklı,Allah indinde makbul olan toplumlardır.. Salgın hastalıklar gibi bir musibet insanlara çok şey anlatır,ders verir. Allah Sırat-ı Müstakimden ayırmasın.

          Allah başta Türk Milleti ve Müslümanlar olmak üzere bütün insanlığı;musibetlerden özellikle de salgın hastalıklardan kurtarsın ve korusun.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ