NEVÜ’de “100. Yılında Cumhuriyetimiz ve Demokrasi Paneli” Düzenlendi

NEVÜ’de “100. Yılında Cumhuriyetimiz ve Demokrasi Paneli” Düzenlendi

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ)’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı dolasıyla “100. Yılında Cumhuriyetimiz ve Demokrasi Paneli” düzenlendi.

NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü tarafından NEVÜ Vali Şinasi Kuş Kültür ve Kongre Merkezi Karavezir Salonu’nda düzenlenen panele; Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mutluhan Akın, Prof. Dr. Özlem Fındık ve Prof. Dr. Şahlan Öztürk, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ensar Çetin, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Deviren, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Savaş Maraşlı ve Dr. Öğr. Üyesi Nilay Ağırnaslı, Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Lütfi Gürkan Gökçek, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından program Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Lütfi Gürkan Gökçek’in açılış konuşmalarıyla başladı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın anlam ve önemine değinen Gökçek, “Devleti idare edenlerin seçimle iş başına geldiği yönetim şekli ‘Cumhuriyet’ ve dünya devletlerinin çoğu ‘Cumhuriyet’le yönetilir. Cumhuriyetle yönetilen ülkelerde egemenlik ise milletindir. Millet, devleti yönetecek kişileri kendisi seçer ve böylece halk kendi kendini yönetmiş olur. Yurdumuz ise Cumhuriyete, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kavuşmuştur ve Türkiye Büyük Millet Meclisi 29 Ekim 1923’te ‘Cumhuriyeti’ ilan etmiştir. Devletimizin adı ‘Türkiye Cumhuriyeti’ olurken Atatürk ise ilk Cumhurbaşkanımız olarak göreve başladı. Cumhuriyet idaresinde devlet anayasaya uygun kanunlarla idare edilir ve kanunları ise halkın seçtiği milletvekilleri yapar” diye konuştu.

“Tarih Ekseninde Cumhuriyet”

Panele konuşmacı olarak katılan NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Kürşat Koçak “Tarih Ekseninde Cumhuriyet” üzerine konuştu. Koçak “Cumhuriyet egemenliğin millete ait olduğunu ve millet tarafından egemenliğin kullanılacağını kabul eden yönetim şeklidir. Cumhuriyet terimi eski Yunancada ‘Politeia’ olarak geçmektedir. Rönesans döneninde ‘Pepublic’ olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise ‘Cumhuriyet’ olarak kullanılmıştır. MÖ Roma’da kralların devrilmesinden sonra Cumhuriyet ilan edilmiştir. MS 27’e kadar devam etmiştir. Özgür vatandaşlardan seçilen senato tarafından yönetilmiştir. Ortaçağda İtalya’da küçük şehir devletleri de tam benzemese de Cumhuriyet’e yakın biçimde yönetildiler. Türklerde Cumhuriyet diyebileceğimiz yapılar bulunmasa da ona benzer devlet meclisleri bulunmaktaydı. Bu meclisle hükümdarın yetkilerini sınırlandırmakta ve halkın yararına çalışmaktaydı. Devlet meclislerinin kural ve kaideleri töre ile belirlenmiştir. Devlet meclisi siyasî, askeri, ekonomik, sosyal ve kültürel konulardaki meselelerin görüşüldüğü, tartışıldığı ve karara bağlandığı meclislerdi. Devlet meclisleri hakkında ilk bilgilere Oğuz Kağan destanında rastlıyoruz. Oğuz destanında ‘Oğuz han çağırdı kurultaya, Beğ geldi, halkı geldi, selam verdi otağa. Herkes geldi oturdu, Oğuz han büyük otağ… Oğuz han kendi büyük otağın da…’ diye yazmaktadır” dedi.

“1. Meclis’in Açılması ve Cumhuriyet’e Giden Süreç”

“1. Meclis’in Açılması ve Cumhuriyet’e Giden Süreç” başlığı altında konuşan NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ali Çakırbaş, “Batıdaki anlamda Cumhuriyetin ilk izleri Osmanlı Devleti’nin batılılaşmaya önem vermeye başladığı III. Selim dönemindeki Meşveret müessesesinde görülmeye başlar. Bu dönemde mutlak egemenlik hakkına sahip olan Padişahın yetkilerinin bir kısmını kendi iradesiyle kısıtlamayı kabul etmesi ve yetkilerinin bir kısmını bu meclislere devretmesi Cumhuriyet adına önemli bir adımdır. II. Mahmut dönemindeki Ayanlar ile yapılan Senet-i İttifak bu iradenin sınırlandırıldığını gösteren bir vesika olması açısından önemlidir. Mustafa Reşit Paşa’nın devlette kanun ve nizamların toplumun faydasına olacak şekilde düzenlenerek şahsi faydaya bırakılmayacağını önermesi ve mutlakıyet yerine Avrupa’daki gibi Cumhuriyet sistemi önermesi bu alanda en önemli adımdır. Halk hakimiyeti, hürriyet ve insan hakları konusunda Yeni Osmanlılar daha rahat açıklamalar yapmıştır. II. Abdülhamit’in 23 Aralık 1876’da Meşrutiyet fikrini kabul etmesiyle Cumhuriyet’e giden yolda önemli bir adım atılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın 1906 da Selanik’te Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin şubesini kurmak için yaptığı gizli toplantıda ilk defa Milli İrade ve Milli Hakimiyet fikirlerini açıklamıştır. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geldikten sonra Kongreler sürecinde de her konuşmasında millet iradesine vurgu yapmıştır. Amasya Genelgesinde “Milletin İstiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözleriyle milli hakimiyet esasını milli bağımsızlığın gerekliliği içerisinde ilan etmiştir. Erzurum Kongresinde ortaya çıkan Misak-ı Milli 28 Ocak 1920’de son Osmanlı Meclisinde kabul edilerek 17 Şubat 1920’de ilan edilince müttefikler İstanbul’u resmen işgal ederek Mebusan meclisini baskı altına almışlardır. Bu gelişme Mustafa Kemal Paşa’ya aradığı fırsatı vermiş ve 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Böylece ilk defa millet iradesine dayanan ve millet adına karar alacak olan meclisin açılmasıyla milli hakimiyet anlayışı fiilen hayata geçirilmiştir” dedi.

“Atatürk ve Cumhuriyet”

Panelde Doç. Dr. Haşim Erdoğan ise “Atatürk ve Cumhuriyet” üzerine konuştu. Erdoğan konuşmasında “Mustafa Kemal Atatürk’ün fikir dünyasında Cumhuriyetin oluşumu, Cumhuriyetin kuruluşundan bir gün öncesine kadar bu fikrin adeta bir sır gibi saklanarak ‘Cumhuriyet’ adının dillendirilmemesine özen gösterdiği vurgulanmıştır. Anayasamızda da yer aldığı şekliyle Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri olan Milli birlik ve beraberlik, İnsan haklarına bağlılık, Milli devlet olmak, Türk milliyetçiliğine bağlı olmak, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, Resmi dilin Türkçe olması ve başkentin Ankara olması, Lâiklik, Demokratik sosyal hukuk devleti ve Kuvvetler ayrımı ilkelerinin üzerinde durulmuştur. Ayrıca Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili sözlerinden de örnekler verilerek bu sözlerin günümüzde ne ifade ettiği açıklanmaya çalışılmıştır. Son olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere verdiği görev ve sorumluluk hatırlatılarak konuşmaya son verilmiştir” dedi.

Panelistlerin konuşmalarının ardından katılımcıların sorularını cevapladıkları panel, kendilerine Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mutluhan Akın tarafından teşekkür belgelerinin verilmesi ile son buldu.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ