2002’DEN 2019’A SEYİR

2002’DEN 2019’A SEYİR

zekerriya

HÜR DÜŞÜNCE                                                                             ZEKERİYYA İLLEE  illeezzekeriyya@gmail.com                                          Em.Uz.Sosyal Bil.(Tarih)Öğretmeni

                                                                2002’DEN 2019’A SEYİR

          28 Şubat’ta Demirel’in tecrübe ve çalışmalarıyla sivil (hükümet),asker (Genel Kurmay) karşı karşıya getirilmiş(konuşturulmuş) darbe önlenmiştir.

         Uluslararası güçler istediklerine ulaşamamışlardır. Ancak İngiltere Başbakanı Winston Chorcille’in;”Türkleri silahla ve savaşla yenemezsiniz. Din adamlarını ele geçirip,onları etkili hale getirirn.Daha sonra geri çekilin. Onlar birbirlerini yer bitirirler!” sözüne uygun dini-mütedeyyin insanların,mağdur durumda olduğu imajını öne çıkarmak yerleştirmek amaca ulaşmak için bir aşama olarak gerçekleşmelidir.

          Uluslararası güçlerin din adamlarını kullanma, mağdurıyet edebiyatı için Erbakan düşünülsede;Erbakan antiemperyalist idi. Onun için kullanılabilecek kişi ve kadroya ihtiyaç vardı.

          Bu arada BOP ve Arap Baharı gündeme gelecek,İslam alemi üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlayacaktır.

         Bülent Ecevit(DSP) Başbakanlığında ki;Devlet Bahçeli (NHP) ve Mesut Yılmaz (ANAP) Koalisyon Hükümeti döneminde,dünyadaki ekonomik kriz Türkiye’yi de etkileyecektir. Sanki ülke kuyunun dibinde kalmış,ekonomik krizle boğuşurken;talimat almış gibi Bahçeli erken seçim ister!

          Siyasi ve psikolojik ortam,uluslararası güçlerin istediği şekilde oluşmuştur. Taşlar yerine konmakta,aktörler görevlendirilmektedir.

          Dini motif arzeden hareketin gelişmesi için mağduriyet edebiyatı sürekli etkili olmalı,hareket güçlenmelidir. Nitekim Houston’da,’Eski İçişleri Bakanı Oğuzhan Asıltürk’ün deyimi ile’ program hazırlanarak aktör ve kadrosu oluşturulacaktı!

          28 Şubat’ta amacına ulaşamayan malum güçler,din mağduriyet ve istismarını genişçe kullanarak,yazılı ve görsel basın marifetiylede dinsel hareketin etkili ve yaygın olması sağlamışlardır.

          Bu siyasi ve psikolojik ortamda refah partisinden ayrılanlar;AK Parti((AKP) yi kuranlar mağdur sıfatta olan R.Tayyip Erdoğan,Siirt Milletvekili istifa ettirlerek ve bizzat Deniz Baykal’ın (CHP) desteği ile kanun çıkarılıp milletvekili seçilmiş,AKP’nin Genel Başkanı olması sağlanmıştır.

          Ekonomik kriz sebebiyle Kemal derviş’in hazırlamış olduğu ekonomik tedbir programı uygulamaya konacaktır. Kapitalist sisteme karşı olan Ecevit, bankaları kurtarmak için 44 milyar dolar destek verecektir. Terör örgütü lideri idam edilmemek şartıyla teslim edilecektir.!

          Bütün bunlar olurken,2002 genel seçimleri yapılacak.Parlayan veya parlatılan RTE ve partisi AKP iktidar olacaktır.

          AKP iktidarı Kemal Derviş’in hazırlamış olduğu ekonomik kriz programını kabul edip 2006 yılına kadar uygulayacaktır. Bu programa göre IMF ve Dünya Bankasından alınan kredilerle birlikte uygulanan program,ülkede rahatlık getirecektir.

          2003 Yılında ABD Dışişleri Bakanı olan Condelessa Rice” Fas’tan başlayarak Basra Körfezine kadar,Türkiye dahil 22 ülkenin sınırları değişecek” der.

          2004 Yılında Milli Güvenlik Kurulunda cemaat yapılanmasına dikkat çekilir.2004 de RTE’na İsrail (Yahudiler için) üstün cesaret madalyası verilir.

          Abdullah Gül Devlet Bahçeli’nin (MHP’nin) desteği ile Cumhurbaşkanı seçilir.

          2006 Yılında  Bernard Paul Henze (CIA Türkiye Masası Şefi) sunduğu raporda “Türkiye’nin muhakkak Başkanlık Sistemine geçmesi gerektiği” Türkiye’nin ancak böyle kontrolde tutulabileceği belirtilir.

          2006’dan sonra Kemal derviş’in ekonomik kriz programının etkisi kalmamış,ülkede özelleştirme adı altında bütün cumhuriyet kazanımları satılmaya başlanmıştır.

          Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in proje ve finansmanı hazır olan Marmara projesi devreye sokulacaktır. Yapılan hava alanlarının israf olduğu dile getirirlirken;halkın gözüne baka baka geçmiştekiler bir şey yapmadı diyerek halkı etkilemeye çalışacaklardır.

          Daha sonra Demirel’in 1980 de Bakanlar Kurulu kararında  tünel ve köprüler konusu; 1981 de temelleri atılıp,1984 de açılışı belirtilir. Ancak 12 Eylül darbesiyle bütün proje ve programların uygulanması rafa kalkacaktır. Zaman geçtikçe de bu proje ve planlar  yeni yapılmış gibi halka sunulacaktır!

          Bir tarafta onda bir fiyatına özelleştirme adı altında satışlar devam ederken: yönetimler,tarikatlar,cemaatlarle işbirliği içerisinde olacaktır. Bu işbirliği tarikat ve camatlerin devlet yönetiminde etkin hale gelmesine sebep olacaktır. Mesela;bu cemaatlerden birisi daha sonra ‘parelel yapı’ , ‘feto’ diye adlandırılan Fethullah Gülen Cemaatıdır.. Öyle ki siyasiler,Başabakanlar,Cumhurbaşkanları Fethullah Gülen ve cemaatına övgüler yağdıracaklardır.

          Birlikte yola çıkan,birlikte yola devam edenler,bir zaman sonra ilişkilerde bozulmalar zuhur edince,bunlar çözülmeye çalışılsada “Ne istedilerde vermedik.Hasret bitsin.” Diye söylensede anlaşmazlık büyümüştür. Bu durum  kendi amaçları için biribirlerini kullandılar diye halk tarafaından konuşulmaya başlanmıştır.

          “Beraber yürüdük biz bu yollarda,beraber ıslandık yağan yağmurda” diyerek güle oynaya giderken;anlaşmazlık gerginlğe  ve karşılıklı yaptırımlara dönüşmüştür.

          2013 Yılından itibaren anlaşmazlıklar sonucu yönetim,parelel yapı daha sonrada feto ismi verilerek 17 -25 Aralık olayları,Reza Zarrab olayı ve dört bakana rüşvet verildiği-alındığı iddiaları ülke gündemine yerleşmiştir.

          Bu arada çözüm süreci,akil adamlar,Oslo Görüşmeleri,Dolmabahçe Mutabakatı,terörist başının şartlarının iyileştirilmesi,çözüm süreci içinde görüşmeler,terörist başının Nevruz beyanının Diyarbakır’da okunmasına müsade edilmesi,Barzani ziyareti, ve Barzani’ye 2 milyar dolar yardım yapılması, Habur rezaleti….

          Ergenekon,Balyoz,Ayışığı,Casusuluk davaları ile TSK’nın büyük yara alması,sonra asılsız olduğunun ortaya çıkması,mazlum mağdurların oluşması, ülkede talihsiz gelişmelerin olması.

          Bütün bu gelişmelerle birlikte CIA görevlisi ve iki senatörün ziyareteleri ardından,dosya-memorandumun verilmesi,BOP’nin devreye girmesi,TC Devleti Başbakanının BOP Eş Başkanı olmasıyla,Suriye gündeminde Türkiye’nin müdahil rol üstlenmesiyle(Suriye ile neredeyse sınırları kaldırıp,ortak Bakanlar Jurulu düşünülürken ve çok iyi ilişkiler içinde iken) Türkiye –Suriye ilişkileri bozulmuştur.

          Sanki önceden hazırlanmış olan dini referanslı cemaat niteliğindeki guruplar Beşar Esat yönetimine karşı ayaklanır. Esat’ın ayaklanmaları bastırma durumu,bir çok Suriyelinin Türkiye ve başka ülkelere gitmesine sebep olmuştur. Türkiye dışına gidenler genelde eğitimli ve kariyerli insanlar, Türkiye de kalanlar ihtiyaç sahipleri olanlardır.

          Bu arada barzani’nin telkinleriyle,çok önce Suriye Devlet başkanı Esat’ın ezdiği Suriye PKK’sından kaçan guruplar,Esat’a karşılar diye Suriye’ye geçmeleri sağlanmış,başkanları Salih Müslim’e kırmızı halı serilerek karşılanmış ve kırmızı pasaport verilmiş.Hatta  bunlar Esat’a karşı terörist değildir diye ABD ve kamuoyuna ifade edilmiştir. Oysa Yargıtay bu örgütün terörist örgüt olduğu (PYD-YPG) ifade  etmiştir.

          Gelen Suriyelilere biz ensar olduk ama onlar muhacir olamadılar.

          Suriye’den kaçanlar için 32 milyar dolar harcandığı ifade edilirken;2002-2018 arası 2,5 trilyon dolar para ele geçmiş,ancak bir tane bile üretime dönük fabrika yapılmamıştır.

          Ülkede siyasi,ekonomik,sosyal ve kültürel yönden bozulan bir hal oluşmuştur. Ülkede siyasi,ticari,cemaat rantçıları etkin hale gelince;çıkar ve para ön plana çıkmış,yalan talan hükmederken,dürüstlük garip kalmıştır.

          Ülkede mevcut Cumhuriyet kazanımları satılmaya devam edilirken,kurumlar ve kurallar tahrip olmuştur.

          Abdurrahman Dilipak’ın evinde yapılan (İngiliz,İsrail,ABD temsilcilerinin de bulunduğu) toplantıda; BOP,Başkanlık ve uygulaması konusunda teklif Necmettin Erbakan kabul etmemiş,Abdullah Gül ve Erdoğan kabul etmişlerdir. Bu süreç ülkede ki ve bölgede ki siyasi,ekonomik,sosyal,kültürel yapıyı  etkilemiş,günümüz durumuna ulaşmıştır.

          2003 Yılında ABD Eski Dışişleri Bakanı Condelezza Rıce’ın “sınırlar değişecek” ifadesi,2006 yılında rapor sunan CIA Türkiye Masası Şefi  Bernard Paul Henze’in “Türkiye’yr Başkanlık Sistemi getirilmelidir.” Sözleri gerçekleşmeye başlamıştır.

          BOP Cıncık şekerini yiyen emperyalizmin uşağı olarak ağababalarına hizmet için,tiyatro aktörlerine taş çıkarttırırcasına rollerini oynamaktadırlar. Bilinçli veya bilinçsiz kuralların ve kurumların tahribi ile bir çok gerginlikler,olaylar,mazlumlar ve mağdurlar ortaya çıkar.

          Medya sanki bir merkezin emrinde,beyin yıkama için çalışır.

           İnsanlar arasında selamdan tutunda,her davranış temelinde amaca ulaşmak için çıkar (menfaat) yatmaktadır.

          İnsanların birbirine olan güveni kalmaz. Yalan sanki doğrunun yerini almış,cahil hükmeder duruma gelmiş, akıl aciz kalmıştır.

          Toplum psikolojisi bozulmuş,” Bana değmeyen yılan bin yaşasın”,” Neme lazımcılık” etkili olurken,sorumluluk duygusu ortadan kalkmış;sanki yalan-talan manyağı olmuş,dürüstlük garip kalmıştır.

          Siyasetçinin çok olması,devlet adamının yok olması, ülkede büyük bir boşluk oluştururken,siyaset üslubu;korku,dehşet,tehdit içinde,sosyal davranış kurallarına aykırı davranış kazanmıştır. Topluma kötü örnek olmuşlardır. Kirlenen siyasetin,bozulan ekonominin yükü ülke ve vatandaşın sırtına olmuştur.

          Kuvvetler ayrılığına dayanan demokratik parlamenter sistemin yasma,yürütme,yargı,TSK ve diğer kurumlar;anayasa ve kanunlar çerçevesinde görevlerini yerine getirmesi gerekirken; hem kurumlar hemde kurallar sanki tahrip olmuş,çökmüş ve yerine yeni kurallar ve yeni kurumlar için hazırlık başlamış,sanki ülke değişim sürecine girmiş,bir takım odaklar tarafından baskı ve gerginlik ile ortaya çıkacak kargaşa ile halk;biz gidersek ülke gider teması işlenerek,halk etikelinip,yönlendirilecektir.

         Diğer taraftanda var mı daha iyisi? Diyerek,halkı kendilerine mecbur hale getirmeye çalışacaklardır.

          Kendine hedef belirleyen,yeni bir rejim temelinde devlet kurma amacında olanları,halkı ikna için kendilerini kahramanlaştırma senaryolarına gireceklerdir.

          17 yılda ekonomik bakımından bir fabrika yapılmamış,Cumhuriyet değerleri özelleştirme adına satılmıştır. Bir çok sanayi ve tarım ürünü,hayvan ve ürünleri satan ülke,sattıklarını alır duruma düşmüştür.

          Siyaseten Hürriyetçi Demokratik Parlamenter Sistemden,Başkanlık Sistemine geçişle birlikte,eyalet yapılanmasıyla çabucak parçalanabilecek bir  sürece girecektir.

          Hukuk Sistemi bağımsız olmaktan çok,adalet yerine güçlere çalışır hale gelecektir.

         Sosyal ve kültürel bakımdan dini söylem ve uygulamaların  yoğun olmasına rağmen,camilerde cemaatın azalması.Camilerin ibadet yerine siyaset yerine dönmesi,toplum yapısını zedelemiş,din yaşanan değil  kullanılan bir değer ve kurum haline gelmiştir.

          Mütedeyyin insanların sırtından,yobazlar kendi hakimiyet alanlarını oluşturmuşlar.En güvenilir yer Camiler  siyasetin aracı haline gelmiştir.

          Her alanda ki dengesizlik ve olumsuzluk toplum ve sosyal değerleri-kültürü yozlaştırmıştır. Dini motifli mekanlar,genç kız ve çocukların tacize ve tecavüze uğradığı yerler haline gelmiş,toplumda infial oluşmuştur.

         Çocuklara ve kadınlara şiddet ve tecavüzler,ahlaksızlığın çoğaldığının göstergesi olmuştur.

          Zina yasasının getirdiği çarpıklık,toplumsal değerleri bütünüyle yozlaştırmıştır.

          2002-2019 arası Türk Milletinin Anadolu da en garip kaldığı yıllar olmuştur.

          2002-20019 arası  cemaatlerin ülke yönetiminde en etkili olduğu zaman dilimi olmuştur.

          Cemaatlerle işbirliği sonucu devlet kuralları ve kurumları tahrip olmuştur. 15 Temmuz gibi bir muamma yaşanmış,bir çok asker ve sivil mazlum ve mağdur duruma düşmüştür.

          2002-2019 zaman diliminde BOP uygulanmış,ülke Başkanlık Sisteminde eyalet düzeni için çalışmalara geçmiştir.

          2002-2019 arasında bir fabrika yapılmamış ama hemen hemen hepsi satılmıştır.

          2002-2019 arasında;toplum-kültürde büyük bir yozlaşma ortaya çıkmış;yalan talan muktedir olmuş,dürüstlük garip kalmıştır.

          2002-2019 arası ne,niçin, niye soruları ile sorgulayan nesil yerine biatçı ve hazırcı nesil çoğalmıştır.

          2002-2019 arası uyuşturucu,zina,tecavüzler,boşanmalar çoğalmıştır.

          2002-2019 arasında her şeyin sahtesi etkili olmuştur. Mesela;sahte demokratlar,sahte ülkücüler,sahte devrimciler,sahte dindarlar(dinciler),sahte Atatürkçüler muktedir hale gelmişlerdir.

          2002-2019 arası %99’u Müslüman,demokratik,laik,sosyal hukuk devleti niteliğinde dünya milletlerine örnek TC Devleti; BOP’nin arzusu ve oyuncağı istikametinde çağ dışı bir devlet konumuna getirilmiştir.

          2002-2019 arası dünyanın en güçlü ilk beş(5) ordusundan biri iken 12.sıraya,eğitimde 25. sıradan 120.sıraya,,kendi kendini besleyebilen yedi ülkeden biri iken sattıklarının hepsini alan,tüketimin ön plana geçtiği garip bir ülke haline  geldik.

          2002-2019 arası (79-80 yılda;572 milyar dolar) 17 yıl gibi kısa bir zamanda halktan  öncekilere göre 4-4,5 kat yani 2,5 trilyon dolar para ele geçmesine rağmen,yönetim bu sermayeyi iyi değerlendirememiştir.!

          Velhasıl gerçek demokratlar,gerçek ülkücüler, gerçek devrimciler,gerçek dindarlar,gerçek Atatürkçüler devlet yönetiminde etkili olurlarsa ülke ve devlet gerçek kimliğine kavuşacaktır.

          Gelecekten umutsuz değiliz.Çünkü biz Türk Milletiyiz. Türk Milletinin seciyesi ortaya çıkacak,geleceğin yüksek medeniyet ufkunda bir güneş gibi doğacaktır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ