NEVŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN MUHARREM ORUCU ORUÇ AÇMA BİRLİKTELİĞİ DÜZENLENDİ

NEVŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN MUHARREM ORUCU ORUÇ AÇMA BİRLİKTELİĞİ DÜZENLENDİ

MUHARREM

Nevşehir Belediyesi tarafından Muharrem Ayı dolayısıyla Muharrem Orucu Oruç Açma Birlikteliği düzenlendi. Programda konuşan Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı, “Bireysel farklılıklarımızı, dünyaya bakışlarımızdaki nüansları bir kenara bırakarak birbirimizi kucaklamalı ve birbirimizi, sevmeliyiz. Bu milletin ve mazlum coğrafyaların bu birlikteliğe, bu kardeşliğe ve kucaklaşmaya ihtiyacı var. Bizler bu kucaklaşmayı, bu kardeşliği pekiştirmek için attığımız adımların devamını getirecek ve canlarla beraber kucaklaşıp önce bu şehri sonra bu ülkeyi ve sonrada mazlum coğrafyaları yaşanabilir hale getireceğiz.” dedi.

Belediye Başkanı Rasim Arı’nın ev sahipliğinde Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen ‘Muharrem Orucu Oruç Açma Birlikteliği’ programına Başkan Arı’nın yanı sıra JAKEM Komutanı Jan. Albay Ercan Altın, Nevşehir Belediye Meclis Üyeleri, Belediye Başkan Yardımcıları, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nden öğretim görevlileri, Tarım ve Kırsal Kalkınma İl Koordinatörü Murat Asiltürk, belediye birim müdürleri, Muhtarlar Derneği Başkanı Hüseyin Altınışık ve vatandaşlar katıldı.

Lokma duası ve sonrasında oruçların açılmasıyla devam eden programda konuşan Belediye Başkanı Rasim Arı, içerisinde bulduğumuz Muharrem Ayının İslam aleminin olduğu kadar tum insanlık tarihinin de ortak feryadı ve acısı olduğunu belirterek, “Kerbelâ; bir Peygamber torunu olarak öleceğini, can vereceğini bile bile haklı davasından vaz geçmemek, zâlime, arsıza, düşküne biat etmemek, boyun eğmemek, zilletle yaşamaktansa izzetle şehâdeti tercih etmektir. Kerbelâ; zâlime, yalancıya, hileciye, helalleri bırakıp harâmları yiyene, âhireti bırakıp dünyanın peşinden koşana, sadece kendi ailesini, sülalesini, kabilesini, milletini, meşrep ve mezhebini düşünüp onları koruyup kollayana, mal, mülk, makâm ve mevkî hırsından dolayı masum insanlara çamur ve iftira atana, fakir, yetim, kimsesiz, aç ve açıkta kalanları unutarak, onları görmezden gelerek zevk ü sefâ, eğlence ve şatafat peşinde koşana, hak ve hukuk tanımayana, zengini, varlıklıyı, güçlüyü tutup zayıfı, fakir ve fukarayı ezip dışlayana, kadınları köleleştiren ve onlara eziyet edene, şefkat, merhamet, insaf, vicdan gibi duyguları bir kenara iterek kin, nefret ve düşmanlıkta aşırıya gidene, kısaca saâdet asrından cehâlet asrına dönüş yapmak isteyen yezide başkaldırmak, Allah ve Peygamber hakkı için, Kur’an ve Ehl-i Beyt hatırı için ona ‘dur’ demektir. Ölüm korkusuyla yaşamak yerine, şehâdet coşkusuyla ölümü karşılamaktır. Kerbelâ; evlâd ü iyâline, yârân ve ahbâbına, dava ve yol arkadaşlarına, ümmet-i Muhammede bir cesaret ve kahramanlık destanı miras bırakmaktır.” diye konuştu.

Kerbelâ’nın; tevhîdin şirke, adâletin zulme, hürriyetin esârete, yetmiş iki millete bir nazarla bakmanın kafatası milliyetçiliğine, ilmin cehâlete, imânın gümâna kalp ve rûhun nefis ve şeytana, hakkın bâtıla, hasın hama, mazlûmun zâlime geçit vermemesi olduğunu ifade eden Arı sözlerini şöyle sürdürdü;

“Kerbelâ; âlimlere, âriflere, âşık ve sâdıklara yeşil bir kandil, kırmızı güllerden yapılmış parıldayan bir çelenktir. İmâm Hüseyin evlâdı ve yârânı ile günlerce açlık ve susuzluk çekerek şehâdet vermiştir ama mü’minlerin gönüllerini Kevser ırmağıyla buluşturmuştur. Kerbela Fâtıma Anamızın şefâatini umarak gözyaşı döken mü’minlerin akıttıkları her bir damla, sadece İmâm Hüseyin’e taraf olanların içebileceği Kevser şerbetinin kaynağıdır. Kerbelâ; alçalmak yerine aç kalmayı tercih eden seyyidlerin zaferidir. Zâlime dalkavukluk etmektense ömrünü çöllerde sürgünde geçirerek Hakk’a yürüyen Ebû Zerr’lerin haklı gururudur. Kerbelâ; Sıffin’de Kur’an sayfalarını mızrak uçlarına taktıran Muâviye’nin değil, Kur’ân’ı akıl ve kalplerle buluşturan İmâm Ali’nin yârenliğini tercih ederek şehid olan Ammâr bin Yâsir’lerin iftihârıdır. Sıffin’de İmâm Ali’nin safında haksızlığa başkaldırıp şehâdet şerbetini içen Veysel Karânî’nin övüncüdür. Kerbelâ; ilâhî aşk potasında erimek, Allah’ın sonsuz rahmet deryâsında yeniden

dirilmektir. Gerçek erenlerin tapusu, hakîkat mesleğinin kapısıdır. Aşk için cânını veren bulmaz mı Cânan’ını? Hakk için kânını döken bulmaz mı Rahmân’ını? Son olarak Nevşehir olarak gururluyuz ve onurluyuz. Niçin? Ne mutlu bu kadim şehre ki böylesi maneviyat dolu birlikteliği bizlere nasip etti. Peygamber efendimiz Hz. Muhammedin öz ve torunu olan, 7. İmam, İmam Musayi Kazım’ın soyundan gelen ve Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesi için mücadele eden Hacı Bektaş Veli gibi yüce bir değer olan ulu zatin makamı, ilimize bağlı Hacıbektaş ilçesindedir. Nevşehir olarak ne kadar gurur duysak azdır. Bizler Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi bu ülke ve vatan topraklarında ‘Bir olacağız, iri olacağız ve diri olacağız.”

Arı’nın konuşmasının ardından program Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Öğretim Elemanı Dr. Hulusi Yılmaz ve Halk Ozanı Aşık Kederi’nin konuşmaları ile son buldu.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ