Nereden NEREYE?

Nereden NEREYE?

CREATOR: gd-jpeg v1.0 (using IJG JPEG v62), quality = 80

Meşhur 28 Şubat imtihanımız başlamadan yıllar önceydi. Bizim camiadan cemaatler aktif bir şekilde sahada çalışma yapıyordu.

Mevki, makam, şan, şöhret, para vs. kimsenin umurunda değildi iki gaye vardı:

1. Bir insanın “hidayetine vesile olmak”… 2. İlahi söz ”Kelime-i Tevhit “in hâkim olması…

Müslümanlar çok kitap okuyor, işyerinde, okulda… Sürekli davet çalışması yapıyorlardı.

Kitapevleri çay ocakları açılıyor, bazı yerlerde kar edilmese bile bir insan kazanmakla yetiniliyordu… Okuyan araştıran, işgal edilen bölgelere şahadet umudu ile cihada giden samimi insanların olduğu bereketli ortamlardı, ceplerinde çoğu zaman para yoktu ama “infak” etme isteklisi çoktu… Kuran ve sünnet öncelikli okumaların yanı sıra peygamberler tarihi, davet metodu ve ahlak dersleri olmazsa olmazdı… En büyük yatırım gençlere yapılıyordu, onlar okuyacak ümmete faydalı olacaklardı. Müslümanlara yönelik 28 Şubat’ta bin yıl süreceği ifade edilen bir mücadele başlamıştı. Çok kısa bir süre sonra söylemler değişmiş, dün söylenenler bu gün eleştiriliyor, ev sohbetleri davet çalışmaları sona erdiriliyordu. Konularının uzmanı, abilerin devlet talepleri ve söylemleri sona ermiş, dün küfür olan siyasi partilerin yeni ve daha ılımlıları cazibe merkezi olmuş, mücadele için çok önemli bir alan haline gelmişti. Bazı din büyüklerimize göre ……………gibi çağdaş bir mehdimiz var iken ona biat etmek devletimiz için çalışmak gerekirdi. Dün olduğu gibi bu günde büyüklerimiz, ağabeylerimiz, birçok hocamız bizim adımıza karar vermişlerdi. İstenilen olmuştu artık sohbet hocalarının büyük bir bölümü Ankara’da, İstanbul’da ev tutmuş, vekil bürokrat, akil adamlar olmuş, ümmet için çalışıyorlardı! Artık ev sohbetlerine gerek yoktu, camilerimiz açık, en gözde okullarımız imam hatipler vardı, başörtüsü sorunumuz bitmiş, davete gerek yoktu tebliğ edilecek insan kalmamıştı(!) Değerli okuyucu, evet birçok olumlu değişim yaşandığını, birçok konuda özgürlüklerin verildiğini kabul ediyorum, evet ………iyi bir siyasetçi olabilir. Dünyalık bir takım imkân ve güç elde eden dindarların, şuan içinde bulundukları içler acısı durumu ve savruluşu görmezden gelemeyiz. Bakın son dönemlerde erkekli kadınlı imaja yöneldik, başörtüsü onurumuzdur diyerek mücadele eden üniversiteleri terk eden eylemci bacılarımız, şimdi çalışan, üreten, eşine ihtiyacı olamayan çocuklarını bakıcılara bırakan, modayı yakından takip eden, Allah’ın nimetlerini üzerinde en iyi şekilde gösteren takvalı bacılarımız… Ve Müslüman anne babanın imam-hatipli teknolojiyi takip etmekten; kuran okumaktan, namaz kılmaktan aciz sosyal çocukları… Eşlerimiz kapalı, kamusal alan problemi bitti, çocuklarımız imam-hatipli, istenilen mevki, makam, para tüm imkânlar kazanıldı ama son dönemlerde samimiyet, ihlâs, takva, dostluk, kardeşlik, içtenlik, davet, tebliğ büyük oranda zayıfladı. İnsanların hidayeti ve gelişimi için gece yarılarına kadar sohbet yapan davetçilerimizin ellerinden kitap düşmezdi, şimdilerde akıllı telefonlar, lüks otel toplantılarında, siyasi parti toplantıları, iş görüşmeleri vs.… Daha dün okulun aktif davetçisi, onlarca insanın hidayetine vesile olan öğrencimiz, bu gün bir okulun müdürü olmuş ama odasında dışarı çıkamıyor, bir tane ilgilendiği öğrencisi yok, tebliğe kendisi muhtaç duruma düşmüş! Tüm bu yaşadıklarımız 28 Şubat gibi bir süreçtir “ imtihandır” insanlar arasında değiştirilen iktidar, yine bir gün bir başka düşüncenin veya ideolojinin eline geçecek ve her ölümlü insan gibi bizde öleceğiz. Evet, bu kavimde Allah’a dönecek ve içinde bulunduğu zenginlik veya fakirlik nasıl bir hayat yaşamışsa bunun hesabını verecektir. Niyetim hiç kimseyi kınamak değil, dikkatlerinizi davet konusuna çekmek ve bir savruluşun şahidi olarak daha öncede bu köşede hatırlattığım gibi sorumluluklarımızı hatırlatmak… İnsanlar yüz yüze konuşmaya cesaret edemediği konuları birbirlerinin ardı sıra çok rahat konuşabiliyor, maalesef bunu bizim dile getirmemiz, hatırlatmamız, uyarmamız, yazmamız sorun olabiliyor ama inandığım doğruları yazmak, biliyor olsanız bile bu gerçekleri sizlere hatırlatmak bir Müslüman olarak benim görevimdir ki şahsıma yapılacak yapıcı eleştiri ve nasihatler karşılıklı hayrımıza olacaktır. Biz aynı geminin içerisinde birlikte yolculuk yapıyoruz ve gemi su alıyor eğer sorunları görmezden gelir konuşmazsak, çözüm üretemezsek Allah bizim yerimize yeni bir nesil getirir ve biz kaybedenlerden oluruz.

Saygılarımla Yrd.Doç.Dr. Özden TAŞĞIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ