Milli Şuur ve Milli TARİH-2

Milli Şuur ve Milli TARİH-2

CREATOR: gd-jpeg v1.0 (using IJG JPEG v62), quality = 80

O halde Mustafa Kemal’e bir bakalım diğerlerinide siz okuyun inceleyin; 4 Ekim 1911İtalya,ilk sömürgesini oluşturmak amacı ile Libya’nın işgaline başlıyor. Osmanlı Devleti’nin İtalya ile açık ve kapsamlı bir savaşa girme gücü yok. Ancak isteyen subayların gönüllü olarak Libya’ya gitmelerine izin verildi. Binlerce subay arasından bir avuç subay gönüllü olarak Libya’ya gitti. Mustafa Kemal, 22 Aralık 1911’de Derne’ye ulaştı. Arap kabilelerini gerilla savaşı için örgütledi.

İstanbul Hükümeti, Libya’yı bırakma anlaşmasını imzalayana kadar İtalyanlar ile savaştı. (1911-1912) Birinci Dünya Savaşı başlayınca Mustafa Kemal, görev istedi. Çanakkale’ye atandı. İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransız birlikleri ile savaştı, yendi. (1915-1916) Çanakkale’den sonra Mustafa Kemal, 16. Kolordu’ya Doğu cephesine atandı. 16 Nisan 1916’da Silvan’da göreve başladı. Muş-Bingöl hattında ilerleyen Rus Ordusu ile savaştı. 7 Ağustos 1916’da Muş’u ve sonra Bitlis’i Rus Ordusundan geri aldı. Haziran 1917’de Mustafa Kemal, 7. Ordu ile Filistin Cephesinde görevlendirildi. Artık sırada tekrar İngiliz ordusu vardı. Ancak, İngilizler kadar büyük bir sorun Türk askerinin kanı üzerinde Alman menfaatlerini gerçekleştirmeye çalışan Alman komutanlardı. Ekim 1917’de görevinden istifa edip İstanbul’a döndü. Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesinden 15 gün sonra İngilizler saldırdılar ve Kudüs’ü aldılar. Mustafa Kemal’in uyarılarında haklı olduğu anlaşılmıştı. 1 Eylül 1918’de tekrar aynı göreve atandı ve göreve başladı. Bu sefer Alman Falkenheim gitmiş, onun kadar yanlış bir adam olan Liman vonSanders yerini almıştı. Sanders’in mutlak ölüme götürdüğü Türk birliklerini, yok olmaktan kurtarıp, savaşarak geri çekti ve kuzeyde sağlam bir hat üzerine yerleştirdi. Artık Birinci Dünya Savaşı bitmişti. Kaybetmiştik. Ancak Mustafa Kemal, Türk milletinin yeni bir savaşa başlayacağının bilinci içinde her bir Türk gencini gelecekteki savaş için hazırlıyordu (1917-1918). Bazı ahlaksız, vicdansız, cahil ve beyinsizlerin söylediğinin aksine, Mustafa Kemal, hayatının büyük bir bölümünde Osmanlı Türk Devletinin yıkılmamasının mücadelesini vermiştir.1683’de gerçekleştirdiğimiz İkinci Viyana Kuşatmasından beri geri çekilen Türk milleti artık “nihai” olarak yenilmiştir. Düşmanlarımız sadece bizi değil, müttefiklerimizi de yenmişlerdir. Yunan ordusu, Avrupa emperyalizminin kasap ordusu olarak yukarıda kaydettiğim gibi Anadolu’ya yollanmıştır. Türk halkı yoksul, yorgun ve inançsızdır.Mustafa Kemal Paşa’nın 1911’de Libya’da en küçük gerilla birliğinden başlayarak sekiz sene içinde ordu komutanlığına kadar her kademedeki birliği komuta etmiştir. Mustafa Kemal, Türk milletini tekrar savaşa ikna eder. Meclis kurulur, ordu kurulur, Birinci ve İkinci İnönü, Eskişehir-Kütahya, Sakarya, Dumlupınar. Sonra önce İzmir’e ve İstanbul’a giren Türk Ordusu. İstanbul’un ikinci kez fethi. Hazreti Peygamberin Hadis-i Şerif’i yere düşmez. “Konstantinopolis’i fetheden asker ne güzel askerdir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır.” İstiklal Harbi, Türk milletinin savaşı tekrar kabul etmesi ve İngiliz emperyalizmini siyasi, Yunan ordusunu ise askeri olarak yenmesidir (1919-1922). Sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması başlar. 1071-1683 arasında 612 sene sürekli savaşarak ilerleyen ve sonra 1683’den 1921’e kadar 238 sene sürekli savaşarak adım adım geri çekilen bir millet, bir dinin tek başına birleşik Avrupa’ya karşı kılıcı ve kalkanı olan bir millet, yaralarını sarmak için çabalamaktadır.Gazi Mustafa Kemal sadece Türk milletinin değil, İslam dünyasının da umudu olmuştur. Başında bulunduğunuz kurumlar ve kurum yöneticileri Mustafa Kemal’e, Türk İstiklal Harbine saygısızlık, düşmanlık yaparak Türk Milleti’nin büyük çoğunluğundan hızla kopmaktadır.İstiklal Harbimize ve Mustafa Kemal’e saldırılarını, düşmanlığını sessizce izleyenler, Hz. Osman’ın katilleri gibi ümmeti bölüyorsunuz. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. İzlemekte olunan bölücü ve dışlayıcı politikaları terk edilmezse MİLLİ birliğimiz derin yaralar alacaktır. Bulunduğunuz makamlar, partizanlık yapma değil bütün yurttaşları kucaklama, eşit sevgi ve şefkat gösterme makamlarıdır. Siyasetin ayırdığı hatta son dönemde düşmanlaştırdığı kitleleri; bir araya getirme, aynı milletin çocukları, aynı peygamberin ümmeti olma duygusunu verme görevi sizlere düşmektedir. Ülkemize yönelik küresel ve bölgesel gelişmelerin ağır tehditleri gündeme taşıdığı bir dönemde milli birlik ve beraberliğimiz daha da büyük önem kazanmaktadır.Şu ana kadar birçok büyük yanlış uygulamalara imza atıldı. Ancak bunları düzeltmek için hala adım atma şansınız var. Türk milletinin bölünmesine, ayrışmasına, düşmanlaşmasına daha fazla yardımcı olmayın. Gazi’nin dediği gibi,iç cephe dediği milli birliğimizi güçlendirici adımları hızla atın. İstiklal Harbimize ve Mücadele eden tüm ecdadımıza, Türk Milletinin milli değerlerine saygı gösterin. Devletin kurumlarını ve makamlarını Mustafa Kemal’e, Teşkilat-ı Mahsusa’dan Kuşcubaşı Eşref’e, Şehid-i Âlâ ve Gâzî-i Namdar ENVER PAŞA’ya, Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa’ya, Yetimlerin babası Kazım Karabekir Paşa’yave arkadaşlarına saldırıların koçbaşı olarak kullanmaktan vazgeçin.Yoksa her sıkıştığımızda LİBYA meselesinde olduğumuz gibi dün saldırdıklarınıza atıfta bulunmak zorunda kalırsınız. Lakin TÜRK Milletinde açtığınız yaralar derinleşi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ