GELİŞEN Mİ,DEĞİŞEN Mİ?

GELİŞEN Mİ,DEĞİŞEN Mİ?

zekerriya

HÜR DÜŞÜNCE                                                                       ZEKERİYYA İLLEEZ

Zekeriyya_illeez@mynet.com                                        Em.Uz.Sosyal Bil.(Tarih)Öğretmeni

                                                       GELİŞEN Mİ,DEĞİŞEN Mİ?

          Toplumlar kendi varlığının devamı ve yaşaması için kurallar ve kurumlar oluşturmuşlardır.

          Dünyada milletleşme sürecine kavuşan toplumlar,daha demokratik idareleri benimsemişlerdir.

          Dünyada demokratik rejimlerle varlığını sürdüren ülkelerin halkı mutlu devletleri de bir o kadar güçlü hale gelmiştir.

          Totaliter rejimlere karşı olan,insan ve insan iradesine daha çok değer veren demokrasi ortaya çıkmıştır.

          Demokrasiyi anlamlı,güzel ve önemli kılan sadece çoğunluğu almak ve yaşamak değil,çoğulculuğu gerçekte yaşamaktır.

          Çoğulculuk farklı düşünce ve fikirleri ve dolayısıyla tercihleri ortaya koyar. Her rejimde iktidar vardır. Hem iktidar ve hemde muhalefet sadece demokrasilerde vardır. Bunu da gerçekleştiren demokrasiyi oluşturan siyasi hürriyetlerden çoğulculuktur.

          Demokrasiyi bir hayat tarzı-yönetim biçimi bir amaç görme yerine;kendi amacına ulaşmak için verdiği imkanları-nimetleri araç gibi görmek,demokrat olmayı,demokratik olgunluğu değil demokrat görünme kurnazlığı ve istismarıdır.

          Osmanlı da 1808 de Sened-i İttifak ile (2. Mahmut dönemi) demokrasiye adım atılırken;Islahat,Tanzimat fermanları ve Meşrutiyet’in(1876) ilanı(Meşruti Monarşi) ile birlikte; Türkçülük,İslamcılık,halkın kendi kendini yönetmesi gibi fikir ve düşünce akımları ortaya çıkmıştır.Bu minvalde İttihat ve Terakki,Hürriyet ve İtilaf,Ahrarlar gibi siyasi akımlar ve partiler zuhur etmeye başlamıştır.

          Osmanlı devletinin parçalanma durumuna gelmesi ile İstanbul’da Osmanlı Mebuslar Meclisinin 28 Ocak 1920 de Misak-ı Milli kararı ardından, 23 Nisan 1920 de Ankara da  TBMM’si açılmış ve ilk alınan karar da “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir.” İlkesi olmuştur.

          Milli Mücadeleyi kazanan,Cumhuriyeti kuran kaynak; Mustafa Kemal liderliğinde ki kadro ve Türk Milletinde var olan Milli İrade,Azim-Milli ruhtur.

          Milli Mücadele akabinde siyasi,sosyal,hukuk,ekonomik alanda inkılaplar ile kurulan T.C. Devleti medeni dünyada yerini almıştır.

          Kurulan CHP,ardından Terakkiperver Cumhuriyet,Serbest Cumhuriyet fırkaları teşekkül etmiş ancak çok partili demokratik hayata  1946 de “Yeter Artık Söz Milletindir.” Deklerasyonu ile DP (Demokrat Parti) kurularak geçilmiştir.

          2017 Türkiyesine baktığımızda iki asrı geçen demokrasi tecrübemizle dünyada ki ““Hürriyetçi Demokratik Parlamenter Sistem “ de ki  insana değer veren,insan değer ver ki millet ve devlet yaşasın anlayışı ile birlikte;bir çok olumsuz gelişmelere rağmen devletimiz cumhuriyetimizin nitelikleriyle de  öncelikle İslam ülkeleri başta olmak üzere bütün dünya ülkelerine örnek bir yapıya kavuşmuştur.

          Osmanlı devletinin parçalanması ardından 25 devlet çıkmış,iki devlet çıkmamıştır. Bunlar Ermenistan ve Kürdistan.

          Ülkemiz T.C. Devleti 1954’e kadar Osmanlıdan kalan Kapitülasyon borçlarını da ödemiştir.

          Hürriyet ve istiklale timsal olmuş Türk Milleti için yakışan, en güzel-en az kötü olan demokrasi rejimidir.

           T.C Devletimiz hukuki yapılarına göre devletlerden  Birleşik(Konfederasyon-Federasyon) değil de,Basit(Tek merkezli,tek meclisi,tek hükümeti,tek yargı sistemi) devletlerden uniter-milli nitelikte bir devlettir.

          Hürriyetçi Demokratik Parlamenter Sistemle idare edilen ülkemiz,dünya da jeopolitik-stratejik olarak en önemli ülke konumundadır.

          Ülkem Türkiye emperyalist güçlerin ve onların aktörleri tarafından ya uzaktan kumanda ile yada tamamen kendine bağlı hale getirilmek istenen bir ülkedir.

          Ülkemiz üzerinde bir çok plan ve projeler geliştirip uygulamaya çalışan uluslar arası güçlerin biri de ABD’dir.

          Uluslar arası güçlerin aktörlerinden biri olan ABD’nin CIA örgütünün Türkiye masası şefi; Paul Bernard Henze tarafından 2006 yılında Beyaz Saraya sunulan Türkiye raporuna bir göz atılınca;

“Türkiye’nin bu şekliyle,Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız…

Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar…

-Hükümeti ikna ettiğinizde, meclis;

-Meclisi ikna ettiğinizde, Ordu;

-Orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor…

Amerika’nın çıkarı,Türkiye de bir Federalizm yani federal bir devlet kurulmasıdır. Bu federasyonun adı;İstanbul  Başkentli , Yakın Doğu Federasyonu’ dur. Bunun için mutlaka ve öncelikle yargı,ordu,meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.

“Bir kişiyi ikna etmek,birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.” Diyor ve ekliyor. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, Libya ve Irak örneğini verek raporu şu cümleyle tamamlıyor…Bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.

          Yukarıda  sunduğumuz ABD’nin CIA örgütünün eski Türkiye Masası Şefi;Paul Bernard Henze’nin  2006 da Beyaz Saraya sunduğu rapor gerçeği bize açıkça belirtiyor.

          Oyunları bilelim,dostumuzu düşmanımızı daha iyi tanıyalım.

          ALLAH T.C. DEVLETİMİZİ,TÜRK MİLLETİNİ,ÜLKEMİZİ BÜTÜN MUSİBETLERDEN KURTARSIN VE KORUSUN

 

          ALLAH SONUMUZU HAYIR ETSİN.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ