EYALET SİSTEMİ DERKEN…!

EYALET SİSTEMİ DERKEN…!

zekerriya

HÜR DÜŞÜNCE                                                                             ZEKERİYYA İLLEEZ

Zekeriyya_illeez@mynet.com                                            Em.Uz.Sosyal Bil.(Tarih)Öğretmeni

                                              EYALET SİSTEMİ DERKEN…!

          İnsanlık; klandan kent,kentten kırallık,kırallıktan imparatorluk,imparatorluktan en gelişmiş demokratik toplum olan millet gerçeğine ulaşmıştır.

          Millet sadece ırk değildir. Ama ırk(soy) gerçeğininde içinde olduğu;dil,din,tarih,kültür ve amaç birliğini içine alan maddi ve manevi unsurlara sahip gerçek bir toplumdur.

          Millet gerçeğine ulaşan toplumlardan birisi de Türklerdir.

          Dünyada 16’sı büyük olmak üzere 57,kimilerine göre de 112-125 devlet kurduğu ifade edilen millet Türklerdir.Tarihte Türkler,dünya coğrafyasında çok geniş alanlara gitmişler,etkilemişler etkilenmişler,kendi kültür ve medeniyetlerini oluşturmuşlardır.

          Tarihte Türkler ne kadar güçlü olmuşlarsa,dünya rahat etmiştir.

          Türkler tarihte en çok devlet kuran millet olmuş ancak hiçbir zaman sömürgeci olmamıştır.

          Tarihte Türk devleri kendi oluşturdukları kurum ve kurallarıyla var olmuşlardır. Tarihte çetelerle işbirliği yaparak,başka ülkelerin iç işlerine karışarak ve yıkarak değil kendilerine özgü yönetim anlayışıyla devletlerini yönetmişlerdir.

          Tarihte Türklerde devlet millet için,millet devlet için anlayışı bir bütünlük arz eder.

          Bilinen tarihimizde Türk ismiyle anılan Göktürk ve Türkiye Cumhuriyeti devletleri vardır.

          Dünya tarihi içinde Türk milletinin başına Asya da (Doğu’da) Çin, Batı’da (Anadolu ve Avrupa’da) Roma-Bizans başına bela olmuştur.

          Tarihten günümüze Türk Milletinin varlığı,uluslar arası güç odaklarının hedeflerine ulaşmasında engel (handikap) olmuştur.

          Öteden beri dünya siyasi,ekonomik,kültürel yapılanmasını kendi kontrollerinde olmasını isteyen CFR /Yüksek Konsey)-Baronlar bir çok  millet ve toplumları dize getirmişlerdir. Ama Türkleri dize getirememişlerdir.

          Türklerde doğuşta var olan demokrat yapısı(insan sevgisi,hoşgörü anlayışı vb.),hürriyet ve istiklale aşık karakterleri azim ve iradelerini güçlü kılmıştır.

          Osmanlı devleti eyaletlere bölünerek yönetilen bir devletti. Osmanlı devleti birden çok dil,din,ırk ve coğrafı konum olarak olarak üç kıtada etkili olması-yayılması,eyalet yönetimini özellikleri itibarıyla zorunlu kılıyordu.Yani Osmanlı devletinin eyalet sistemiyle yönetilmesi eşyanın tabiyatına uygundur.

           Osmanlı devletinin dağılması ve parçalanmasının ardında 25 devlet çıkmış,iki devlet çıkmamıştır. Bunlar Ermenistan,Kürdistan’dır.

          Osmanlı devletinin parçalanması;Skay-Picot ve Sevr antlaşma şartları,Mustafa Kemal  Atatürk liderliğindeki Milli Mücadele hareketi ardından 24 Temmuz 1923’te Lozan antlaşması yapılmış,29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir.

          Havza Tamimi,Amasya Tamimi,Erzurum ve Sivas Kongresi,23Nisan 1920 de TBMM’nin açılması,alınan kararlar çerçevesinde,Kazım Karabekir’in Doğu Zaferi (Ermenilere karşı),1.2. İnönü Muharebeleri, Kazım Karabekir’in Doğu Zaferi ardından doğu sınırları güvenlik altına alınırken,asker ve silahların bir bölümü Sakarya Savaşı için destek olarak aktarılmış,Yunan Ordusu durdurulmuş,daha sonra Büyük Taarruzla da ,Yunan denize dükülmüş,Mudanya ardından Lozan antlaşmaları yapılmıştır.

          Kazım Karabekir’in Doğu Zaferi ardından,Gümrü-Kars-13 Ekim 1921 (Ermeniler-Ruslarla) antlaşmaları,20 Ekim 1920 de Suriye sınırı Fransızlarla yapılan Ankara antlaşmasıyla,1925-1926 yıllarında İngilizlerle yapılan görüşmeler ardından yine Amkara antlaşmasıyla  Irak sınırı belirlenmiştir.

          Gazi Mustafa Kemal liderliğinde ki Milli Mücadele sonrası,milli-üniter yapıda Türkiye Cumhuriyeti devleti ortaya çıkmıştır.

          Türkiye Cumhuriyeti devleti Osmanlının borçlarını ödemiş (2016 yılı hesaplamalarına göre 500 milyar dolar-Mahfi Eğilmez’in hesaplaması.),bir çok yeniliklerle birlikte başta İslam ülkeleri olarak bütün dünya ülkelerine demokratik,laik,sosyal, hukuk nitelikleriyle örnek bir devlet olmuştur.

          Günümüze kadar dünyada siyasi; (Hakimiyetin Kaynağına Göre)  Monarşik (Kırallık),Oligarşik (Gurup Hakimiyeti),Teokratik(Din Hakimiyeti),Demokratik(Halkın hakimiyetine-iradesine dayanan) devletler ortaya çıkmıştır. Bizim devletimix demokratik devlete girer.

          Türkiye Cumhuriyetinin rejimi,kişi ve gurup kaimiyetini ihtiva etmeyen,halk hakimiyeti-iradesini esas alan demokratik rejimdir,demokrasidir.

          Günümüze kadar dünyada hukuki yapılarına göre; Basit ve Birleşik devletler kurulmuştur.Türkiye Cumhuriyeti Devleti;tek anayasası,tek meclisi, tek yargı,tek yürütme sistemi olarak,Basit devletlere girer.

          Birleşik devletlerden Konfederasyon;basit bir antlaşmayala bir araya gelerek oluşturdukları devletlerdir. Federal devletler; bölgeler veya eyaletlere ayrılarak oluşturulan devletlerdir. Her eyaletin kendi anayasası,kendi hükümeti,kendi yargı sistemi,kendi meclisi olan devletlerdir.!

          Türkiye Cumhuriyeti Devleti Misak-ı Milli ((Milli Sınırlar) sınırları içinde,milli-üniter yapıda bir devlettir.Bir çok uluslar arası antlaşmalar ve sözleşmelere imza koymuş,yükümlülükler almış,dünya devletleri tarafından tanınan çağdaş bir devlettir.

          TC Devleti iç ve dış tehditler olduğu zaman kendi anayasal düzeni ve uluslar arası antlaşmalardan hakları ile ülke birliği ve bütünlüğünü korumak için hal ve harekete girer. Nitekimde ülke yönetimi böyle gerçekleşmiştir.

          TC Devleti Hürriyetçi Demokratik Parlamenter Sistemden,Başkanlık Sistemine geçmiştir.

          Dünyaya baktığımız zaman refah toplumları genelde Hürriyetçi demokratik Parlamenter Sistemle yönetilen ülkelerdedir.

          TC Devletimizin anayasasında 1.2.3. maddelerinde  temel esasları ve nitelikleri belirtilmiş,4. Maddede de bu hükümlerin değiştirlemeyeceği ifade edilmiştir. Bu maddelerin değişmesi,dönüşmesi,ortadan kalkması-kaldırılması,bir binanın temelinin ve tavanının çatlaması ve çökmesi demektir.

          Ülkemiz TC Devletimiz,siyasi olarak demokratik,hukuki olarak Basit devletlere girmekte idi!

          Başkanlık Sistemi ile birlikte,siyasi ve hukuki yapısı farklılaşan ülkemiz, Başkanlık Sistemiyle “Bölgesel-eyalet sistemine” geçmek durumuna gelmiştir.

          Şayet ülkemiz eyalet-bölgesel nitelikte bir yönetime geçerse; siyaset,sosyal bilim açısından her yönetim kendi anayasası,kendi meclisi,kendi hükümeti,kendi yargı sistemi olacaktır. Bu durum otonom-özerklik;kendi içinde serbest ama siyaseten merkeze bağlı görünecektir.Şayet eyaletler arası anlaşmazlık olursa,çözüm;(konuya göre) federal kurumlarda yani federal anayasada,federal mecliste,federal hükümette çözülecektir.

          İleriye dönük bir öngörüde bulunursak; Diyarbakır merkezli Kürdistan adıyla bir eyalet –bölgesel yönetim,Hatay veya Kilis merkezli bir Arap Bölgesel-eyalet yönetimi kurulduğunu düşünürsek; bu iki eyalet emperyal güçlerin uzaktan kumandalı televizyon gibi oyun alanını oluşturacaktır. Bu iki eyalet zaman zaman birbirine düşürülecektir.

          CIA Türkiye Masası şefi Bernard Paul Henze’nin 2006 da,”Türkiye’ye Başkanlık Sistemi gelmelidir” raporu,ABD Eski Dışişleri Bakanı Condelessa Rıce’ın “BOP çerçevesinde Orta doğuda Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırları değişecektir” sözü Başkanlık ve eyalet sistemlerini ifade etmektedir.

          Türk Milletinin, kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin öncesi,şimdiki durumu ve geleceğe dönük baktığımızda BOP’nin adım adım ilerlemesi,uygulanması,sanki insanın zehirli cıncık şekerini yemesi,yada intihar için vücuda zehirin enjekte edilmesidir.

          Kürdistan projeside kardeşlerimizin Türk Milletinden farklı gösterilerek; ayrışma,çatışmayı getiren bir Lawrens’i ve Hempher misyonerlerinin tıpkı Arap topluluklarına uyguladıkları projedir. Bu projede önce Erbil merkezli Kürdistan yönetimi oluşturulacak,daha sonrada İran’ın Mahabat,ülkemizde Diyarbakır merkezli eyalet,Suriye’nin doğusunda Kürdistan  daha Büyük Kürdistan olarak,BOP içinde gerçekleşecektir.

          Bu projenin uygulanması Türkiye de 1992-1999’a kadar ki çalışmalarla önlendi. İran,aldığı tedbirlerle önledi. Suriye de Beşar Esat aldığı tedbirlerle önlemişti! Ancak Suriye de BOP  çerçevesinde  şimdiki müdahale,bizim hatalı,bilerek veya bilmeyerek emperyal güçlerin yanında yer almamız; Çözüm Süreci,Habur Rezaleti,Oslo Görüşmeleri,,Dolmabahçe Mutabakatı,Irak’a kaçmış olan teröristlerin Suriye’ye geçmelerinin sağlanması,Salih Müslüm ve hareketine Kırmızı pasaport verilip,kırmızı halı ile karşılanması,ABD’ne bunların terörist olmadıkları ifadeleriyle birlikte uygulanan hatalı ve yanlış siyaset,ülkemizde bataklığın içine çekmeyi başardıkları gibi terör örgütünün eskisinde daha güçlü hale gelmesini sağlamıştır.

          Irak’ta Kürt-Arap çekişmesi zaten vardır.Orada zarar görenlerler Türkmenlerdir.!

          Kurulacak eyaletlerden mesela Hatay veya Kilis merkezli Arap Eyaleti,Büyük Kürdistan’ın deniz sınırı olarak görülen Mersin’e ulaşmakta engeldir. Bahane üretilerek çatışma her zaman mümkündür.

          Bir takım iddialara göre Suriye’den gelenlerin”Ermenilerin isyan ettikleri sırada ve sonrası tehcir edilen,ev-arsa verilerek yerleştirilen Ermenilerin torunları oldukları…” söylenmektedir.Yani ileride daha büyük kaos ve sorunlar yaşanacaktır.

          Şimdi gelelim esas meseleye,eyalet veya bölgesel sisteme geçtikten sonra kurulması kuvvetle muhtemel olan olan belirttiğimiz eyaletler “Arap Eyaleti Fransızlar’ın”,”Kürdistan Eyaleti İngilizler’in”  himayesinde; biri veya ikisi de biz federal sistemden çıkmak istiyoruz.Tam bağımsız bir devlet olmak istiyoruz derse ki bu mümkün! Türkiye ne yapacaktır? Sorusuna cevap bulmamız gerekir.

          Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Misak-ı Milli sınırlarımız içerisinde,uluslar arası antlaşmalar ve sözleşmelerden dolayı ülkemiz içinde ki “ülkesiyle,milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti devletimizi bölmek,parçalamak amacına matuf hareketlere karşı iç ve dışa dönük tedbirleri alır ve uygular.

          Ancak Başkanlık Sistemiyle birlikte,Eyalet-Bölgesel  yönetimlerde ayrılmaya matuf hareketlere karşı tedbir alınmaya çalışılacaktır. Fakat şimdiki gibi uygulama gerçekleşebilecek midir?

          Eyalet-Bölgesel yönetimlerde ki özellikler ve nitelikler uluslar arası müdahale alanı hale gelecektir! Yugoslavya,Irak’ta,Suriye de yapılan oyunlar ve düzenler gibi…!

          Türkiye müdahale ettiği zaman doğrudan karşısında bu eyalet veya bölgesel yönetimlerin olmasını tavsiye,telkin ve ya kurulmasını sağlayan  güçleri (Siyon+Haç) ve hatta Müslüman dediğimiz Araplar da karşımıza çıkacaktır!

          Yani milli-üniter bir devlet olarak yaptığımız uluslar arası antlaşmalar sözleşmelerden doğan hakkımızı kullanma fırsatı ve gerçeğini kaybedeceğiz.

          Tıpkı Suriye ve Irak’ta olduğu gibi uluslar arası güçlerin müdahale alanı olacaktır. En hafifi ile plepisit (halk oylaması) diyerek müdahaleye zemin hazırlayacaklardır.

          Yani kendi sınırlarımızdaki müdahale hakkımızı kaybetmiş olarak ya diplomasi yada savaşarak sonuç almaya çalışacağız.

          Yani TC Devleti,yeni sistem ve  yeni devlet derken;uluslar arası oyunun,BOP’nin kurbanı olacaktır. Bu durum emperyallerin ulaşmak istedikleri tek merkezli dünya düzenine yem olunması yada bu düzenin eyaleti konumuna düşülecektir.

          Jeopolitik ve stratejik bakımdan çok büyük öneme haiz olan,dünyanın hem kilidi,hem anahtarı,hem kapısı olan ülkemizin Türk Milletinin elinden çıkması dolayısıyla İslam’ın etkisiz hale getirilmesi,Siyon-Haç arasında paylaşılan bir alan haline gelecektir.

          Ancak şu asla unutulmamalıdr ki; Türk Milleti bitiyor  dendiği an; Türk Milletinin yeniden dirilmesi ve zalim güçlere karşı azim ve iradesinin şaha kalkmasının başlangıcıdır. Tıpkı Ergenekondan çıkış yada Atatürk liderliğinde ki 19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkış gibi.

         Allah Türk Milleti,TC Devletimizi,ülkemizi bütün kötülüklerden kurtarsın ve korusun.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ