DOĞU AKDENİZ

DOĞU AKDENİZ

zekerriya

HÜR DÜŞÜNCE                                                                             ZEKERİYYA İLLEE Zekeriyya_illeez@hotmail.com                                          Em.Uz.Sosyal Bil.(Tarih)Öğretmeni

DOĞU AKDENİZ

Ülkemiz Türkiye;Asya,Avrupa,Afrika üçgeninde jeopolitik ve stratejik bakımdan;dünyanın hem kilidi,hem anahtarı, hemde kapısıdır.

Ülkemiz Türkiye’nin devlet şekli,rejimi,temel esasları ve nitelikleri itibariyle hem  İslam alemine hemde bütün dünyaya örnektir.

Ülkemizin Türk Milleti tarafından idare edilmesi;Türk Milletine düşman olan ve ülkeyi ele geçirmek isteyenleri endişelendirmektedir.

Ülkemizin üç bir tarafı denizlerle çevrili,dünyanın en önemli geçit yerlerinden İstanbul ve Çanakkale boğazlarının burada bulunması,ülkemizi daha da önemli hale getirmiştir.

Ülkemiz Türkiye Ön Asya ve Ortadoğu için çok önemli bir mekandır. Dünyada ki emperyal ülkeler; ülkemizi ya tamamen geçirmeye yada manda,himaye ve smürge haline getirmeye çalışmaktadırlar. Ancak tek engel Türk Milletinin varlığı ve hakimiyetidir.

Tarihte Karadeniz,Marmara-Ege,Akdeniz hep medeniyet-kültür çatışmasdına sahne olmuştur.Ne zaman ki Türkler Anadolu’ya hakim olmuşlar,denizlerde hakimiyet kurmuşlar,İslam’ı da en güzel yaşayan,yayan,koruyan Türklere karşı hep haçlı seferleri düzenlemişlerdir.

Büyük Selçuklu,Anadolu Selçuklu daha sonra Osmanlı Devletiyle Anadolu merkez olarak, üç kıtada (Asya,Avrupa,Afrika ve üç denizde hakimiyet kurulmasıyla),dünyada en güçlü devlet konumuna gelinmiştir.

1571 Kıbrıs’ın fethi ile Doğu Akdeniz’ın karakol konumunda yer, Osmanlının eline geçmiştir.

Alman İmparatoru Şarlken’i bir mektupla dize getiren,dünyada-Avrupada yivli top yok iken  yivli topu kullanan,denizlerde birleşik haçlı donanmalarını perişan eden Osmanlı; iç ve dış olumsuz gelişmeler-sebeplerle duraklama,gerileme ve dağılma dönemine girmiştir.

Siyasal,ekonomik,bilim ve teknolojik gelişmeleri takip edemeyişi,soyo-kültürel birlikteliklerin bozulması,İngiltere,Almanya,Rusya üçgeninde şamar oğlanına dönmesi,Osmanlının sonunu hazırlamıştır.

1.Dünya Savaşı senaryosunda Osmanlı Devletinin Almanya’nın yanında yer alması sonunda;önüne Sevr  Antlaşmasının maddeleri konmuştur. 433 madde olan olan Sevr Antlaşması hükümleri;Osmanlının parçlanması,Anadolunun,Müslüman Türklüğün  yok edilmesini sağlayacaktı.

Zaten Mondros (30 Ekim 1918) ile birlikte bir çok yerler elden çıkmış,İngilizler ve Fransızlar Akdeniz de-Doğu Akdeniz de görünmeye başlamıştır. Mısır-Irak üzerinde İngilizler, Suriye üzerinde Fransızlar etkili olmaya başlamıştır.

Gazi Mustafa kemal Atatürk liderliğinde Milli Mücadele(İstiklal-Kurtulu Savaşı) başarıya ulaşmış,24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması yapılmıştır. Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti (TC) Devleti; hür ve bağımsız devlet olarak tanınmıştır.

TC Devleti Atatürk’ün büyük gayretleriyle Hatay 1939’da topraklarımıza katılması sağlanmıştır.

1877-1878 Osmanlı  Rus Savaş’ında Kıbrıs İngiltere’ye geçici olarak emaneten verilmiştir.

Demirel Döneminde 1969 Bütçesine TSK’nin modernizasyonu için büyük pay ayrılması,Gölcükte gemi yapımına başlanması,Kara ve Hava Kuvvetlerinin modernizasyon ile güçlenmesi,TSK’nın Kıbrıs gibi adalara çıkarma yapma imkanına kavuşmasıyla birlikte,1959-1960 Zürih ve Londra antlaşmalarına (Menderes Dönemi) dayanarak;Ecevit-Erbakan Koalisyon Hükümeti,Demirel-Türkeş muhalefeti bir yumruk olmuş,24 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı düzenlenmiştir.KKTC kurulmuştur.

Kıbrıs’ta KKTC’nin kurulması,Türkiye’nin her türlü desteği vermesi bazı çevreleri rahatsız etmiştir.

Demirel Döneminde Kerkük-Musul petrolünü Akdeniz-Yumurtalık’a bağlayan petrol boru hattının yapılması,Doğu Akdeniz’i daha önemli hale getirirken;yine Demirel’in Azerbaycan,Kazakistan petrol ve doğalgaz kaynaklarının Türkiye üzerinden Akdeniz ve dünyaya sunulması konusunda; Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev(Önceleri SSCB’nin Polit Büro 2. Başkanı),Gürcistan devlet Başkanı Şevardnadze (SSCB’nin Eski Dışişleri Bakanı) ile biraraya gelerek bu büyük organize kabul edilmiş,yapılmıştır.

Gerek Ön Asya gerekse Ortadoğu’nun petrol,doğalgaz gibi kaynakların Türkiye’nin inisiyatifinde,Doğu Akdeniz’in enerji havzası haline gelmesini sağlamıştır. Bu durum Doğu Akdeniz’i,karakol konumunda olan Kıbrıs’ı daha önemli hale getirmiştir.

Doğu Akdeniz; Asya,Avrupa,Afrika’ya açılan kapı,sanki nefes borusu durumundadır.

Türkiye’nin dolayısıyla Türk Milletinin,burada ki varlığı ve etkisi dünya emperyal güçleri ve enerji sektörlerini hep rahatsız etmiştir.

Doğu Akdeniz de ,Türkiyeden Akdeniz’e ulaşan boru hatlarının bulunması;buranın enerji havzası ve şantiyesi durumuna gelmesi aynı zamanda söz sahibi Türkiye’nin olması demektir. Bu yapı BOP’ne aykırıdır. Buranın muhakkak bir şekliyle istikrarının bozulması gerekir! Onun için BOP hamilerinin Irak’a ve Suriye’ye girmesi gerekir. Yada maşalar kullanılarak gereken yapılmalıdır.

Arz-ı Mevd’e(Büyük İsrail Projesine) bu yerdeki Türk hakimiyeti ve etkinliği engel teşkil eder.

Günümüzde Doğu Akdeniz de Suriye,İsrail,Mısır’ın etkinliği olsada,Türkiye’nin konumu daha da önem arz eder.

BOP çerçevesinde Mısır’a operasyon yapılmış,Musi gitmiş Sisi gelmiştir. Suriye konusunda BOP uygulaması Suriye ile Türkiye karşı karşıya gelmesine sebep olmuştur! Türkiye’in Suriye’ye BOP çerçevesinde ki müdahalesi bilerek veya bilmeyerek de olsa yanlıştır. Maalesef Türkiye BOP oyununa gelmiştir.

BOP Eş Başkanlığı olarak Türkiye  bu görevde başarısızdır.

Hiç telaffuz edilmemektedir ama Suriye’ye müdaheleye (Afrin gibi) Süleyman Demirel’in Hafız Esat’la (Beşar Esat’ın Babası) yaptığı Hatay Mutabakatıdır. Bu mutabakat olmazsa bize operasyon yaptırmazlardı. Mutabakat şartları operasyona el veriyordu.

Bir dönem  Süleyman demirel’in Ege’deki uluslara arası sularda Hora 1 Hora 2 gemileriyle yaptığı sondaj çalışmaları ve Yunanistan’ın  karasuları sınırını 6 milden 12 mile çıkarma sebebi savaşa sebep olacaktı. Yunanistan geri adım attı. Şu anda Yunanistan Ege de bütün yapılan antlaşma hükümlerine aykırı olarak adalara çıkarma yapmakta ve yerleşmektedir.

Bugünde Doğu Akdeniz de uluslararası güçler kontrolü ele geçirmek istemektedirler. Rumların sondaj çalışmalarına ses çıkarmayan dünya,Türkiye sondaj yapmak istemesi veya yapmasına karşı çıkmaktadırlar.

Buda gösteriyor ki;Türk dünyasının etkinliği,emperyal güçleri her zaman rahatsız etmektedir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ