ÇARE,BAHANE ÜRETME !

ÇARE,BAHANE ÜRETME !

zekerriya

HÜR DÜŞÜNCE                                                                              ZEKERİYYA İLLEEZ

                                                          ÇARE,BAHANE ÜRETME !

          Eskiler’çay,kahve bahane,sohbet şahane’ derdi. Her şeyin bir vesilesi vardır.

          Önceleri tahta sandalyede oturulur.Çaylar,kahveler gelir.Oyunlar oynanır.Güzel sohbetler olurdu. İnsanlar ders ve zevk alırdı.Sevgi,saygı ve seviye vardı.

          Yine eskiden her evde itina ile dikilmiş,oyalanmış temiz torba ve çantalarda Kur’an’ı Kerim bilenler tarafından okunurdu.

          Bazı evlerde Kur’an’ı Kerimler gösterişli ve süslü torba veya çantalarda duvarlarda asılı dururdu Aksesuar gibi durur,okunmazdı! Bu büyük eksiklik ve hatalarımızdandı.

          İnsanlar için zaman mefhumu azaldı.Yaşayış tarzları ben-çıkar ilşkisine dayanmaya başladı. Her iş ve eylemde çıkar (menfaat) öne çıkmaya başladı.İyilik,dürüstlük,sadakat,vicdan ve merhamet duyguları yerine fitne,fesat,münafıklık,çıkar,her renge girme,yalan söyleme çoğaldı.

          Dünyada bir çok değişikler husul ederken,rahatsızlıklar çoğalırken,sevgi,saygı,gönül zenginliği azalmaktadır. Bir telefon kadar yakında insanların birbirlerine kısa sürede ulaştığığı çağda,büyük değişikler yaşanırken,gönüller birbirinden uzaklaşmakta!

          Yine toplumda bazı sözler vardır. ‘Oyun oynamayı bilmeyen gelin,yerim dar’ dermiş.

          Toplumda hazırcılık,mücadele azim ve iradesini kırar.Çare yerine bahane üretme çoğalır.

           Değişim sürecinde ki toplumlar,şayet gelişiyor,madde ve mana olarak uyum içinde ise; bahane yerine çare ederek mücadele eder.

          Bireysel,toplumsal,milli birlik,milli dayanışma; iyi günde,kötü günde de bir ve beraber olmayı gerektirir. Çevremize baktığımız zaman,bahanelerle yoluna devam edenler,tıpkı Don Kişot’un yel değirmenine kılıç sallaması tipli insanları görürüz. Bunlar hep kolaycı,hazırcı insanlardır.

          Kolaycılığa ve hazırcılığa alışanlar,zor işlere yanaşmazlar,derde derman olmazlar.

          İnsanlar olaylara bakarken hep sonucu konuşurlar. Oysa her olayın sebepleri vardır. Şayet sonuç olumsuz ise; sebeplerini bilerek,bahane değil çare üreterek,olumlu sonuca ulaşılır.

          Günümüzde kısa yolcu,kolaycı,hazırcı nesil hep bahanecidir. Çare üretmez.Sorunu çözmez. Varsa suç,geçmişe atar! Oysa geçmişe baksa,sebep-sonuç ilişkisi kursa,ondan ilham ve ders alır. Daha kolay çare bulur ve uygular.

          Çare değil bahane uyduran zihniyetler ya aciz yada zavallıdır. Yada bahane ile halkı oyalayıp esas amacında yoluna devam eder.

          Eğer bahanecilik siyasette ve devlet yönetiminde etkili ise; başı boşluğun çoğaldığı,normal işlerin bile siyasi(rant) torpille yapıldığı,çaresizliğin çoğaldığı,umudun azaldığı;çiftçinin ekmeden zarar parası,bürokraside normal yapılması gerekenler bile siyasi akrobatların icazetine matuf olduğu,selamın bile rüşvete işaret olduğu,yalanın sultan dürüstlüğün garip kaldığı,insan beyinlerinin yıkanıp robotlaştırıldığı,adaletin haktan değil güçlüden yana olduğu bir dünya ortaya çıkar.

          İstanbul’da Damat Ferit ve hempaları,manda ve himaye ile halkı oyalarken;Atatürk bütün olumsuzluklara rağmen milletin azim ve kararına güvenerek,”Hürriyet ve istiklal temelinde” halka umut olmuş,milli mücadeleyi yapmıştır. Bahane üretmemiş,çare olmuştur.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ