ARAPLAŞTIRILAN DEVLET,KÜRTLEŞTİRİLEN MİLLET

ARAPLAŞTIRILAN DEVLET,KÜRTLEŞTİRİLEN MİLLET

HÜR DÜŞÜNCE                                                                    ZEKERİYYA İLLEEZ

                                 ARAPLAŞTIRILAN DEVLET,KÜRTLEŞTİRİLEN MİLLET

          Anadolu Selçuklu Devleti,1243 Kösedağ savaşı sonrası bir çok beyliğin ortaya çıkmasıyla birlikte dağılmıştır.

          Anadolu da kurulan beyliklerden biri de,Bizans sınırında Söğüt-Domaniç dolaylarında ,1299 da bağımsızlığını ilan edilip kurulan beyliktir.

          623 yıl devlet olarak hüküm sürmüş olan Osmanlı Devleti;  Türk idaresinin karakterlerinden olan başka kültürlere saygı temelinde; hoşgörü,adalet,hakkaniyet içinde olmuşlardır. Zamanla Türk kimliği ve yönetim anlayışı azalmış,etkisi kalmamış,devlet her türlü olumsuz gelişmelerin mekanı haline gelmiştir.

         Osmanlı Devletinde 1299-1453’e kadar olan dönemde,kuruluşunu ve Anadolu da Türk birliğini sağlamıştır. Bilim ve teknolojiyi ifade eden Şahi Topları devlet statüsünden imparatorluk statüsüne ulaşan,çağ kapatıp çağ açan, bir devlet olan Osmanlı Devletidir.

          İspanya’dan Hıristiyan baskısı,Engizisyon Mahkemelerinden kaçan Yahudiler kabul edilmiş İstanbul’da 15. yy.da ilk matbayı kurmuşlardır. Akabinde 16. Yy.da Ermeniler ve Rumlar matbayı kurmuşlardır. Osmanlı devlet olarak matbaaya uzak kalmıştır. Taa ki;  18.yy,da (1727) İbrahim Müferrika’nın önderliğinde mabaanın kuruluşuna kadar.

          Avrupa 15.yy.da Coğrafi keşiflere yönelirken,Osmanlı develeti ilim ve teknoloji alanında ileri ama bir rehavet ve rahatlık içinde idi. Yine Avrupa Rönesans ve reform hareketleriyle çalkalanırken Osmanlı Devleti İslam Birliği adına,İslam dünyasıyla savaş durumundaydı.

          16.yy’ın başlarında Yavuz Sultan selim’in danışmanı ve akıl hocası olan İdris-i Bitlisi’nin etkisi altında kalıp güya İslam alemini birleştirme peşindeydi. İdris-i Bitlisi önce Halifelik makamını ele geçirilmesi gerektiğini,böylelikle İslam aleminin daha kolay birleşebileceğini telkin ediyordu. Bir taraftan 1514 Çaldıran Savaş’ıyla (Şah İsmail-Safevi Devleti),1516 Mercidabık,1517 Ridaniye  savaşları ile (Memlüklü Devleti) İslam devletleri yenilerek Halifelik ele geçirildi. Bu arada Doğu ve Güneydoğu da Türkmenler kıyıma tabi oldu. Bir kısmı İran’a göç etmek zorunda kaldılar.

          Burada İslam Birliği sağlanacak derken,Arap dünyasını karşımıza aldık. Çünkü; Halifelik Osmanlı devletine geçti. Arap dünyasının Osmanlı Devletine karşı çıkışını yumuşatmak ve yok etmek için Arapları el üstünde (Necip Millet)  ve tavizkar nitelikte siyaset başladı. Ebusuud ve avanesi İstanbul’a(Konstantinapolis) yerleşti!

          Araplarla iyi geçinme ve tepkiyi azaltma düşüncesiyle 2000’i geçkin alim sıfatıyla Ebussud Efendi ve avanesine para,ev,yer tahsis edilmiştir.16.yy,da Ridaniye Savaş’ında yivli toplar (aşırtmalı) toplar kullanılır iken,Osmanlı Devleti daha da ileri gitmesi gerekirken; Avrupa Coğrafi keşifler ardından,Rönesans ve Reform hareketleriyle hızla bilim – teknoloji ve diğer alanlarda ilerleme kaydediyordu. Halifeliğin Osmanlı Devletine geçmesi,Arapları teskin politikası,Osmanlı Devlet siyasetinde Arapçılık ve Arap hayranlığını öne çıkarmıştır. Bir tarafta Arap hayranlığı tezahür ederken; öbür tarafta Doğu da Türkmenlerin öldürülmesi, Türk-Türkmen gurubunu ezme,yok etme,tasfiye politikası ile Türklere karşı husümet,hakaret,dışlama politikalarını ortaya çıkarmıştır. Doğu ve Güneydoğu da ‘ Kürt Sünni Şafi’,’Türk Sünni Hanefi ‘ mezhepleri birliği derken;dillerini kaybeden Sünni Mezhep temelinde  “  Kürtleşen Türkler”,Arap hayranlığı ile birlikte  Türkler kimliklerini kaybederken yani değişim,dönüşüm yaşanırken; Sünni olmayan Türkmen gurupları Devşirme Kuyucu Murat Paşa’nın (Öldürdüklerini kuyuya doldurdukları için bu ünvanı akmıştır.) Türkmenler üzerinde ki zalimliği,Anadolu da Türk kültür ve etkinliğini kırmakta büyül ölçüde başarılı olmuştur.

          İdris-i Bitlis’inin; önce Halifeliği alalım,güya İslam alemini birleştirelim politikasında ki esas derin amaç; Arap hayranlığı, Türkleri Kürtleştirme siyasetidir. Yani demografik olarak,Türk sayısı ve etkinliğinin azaltılması,” Etrak-ı bi idrak” denilerek Türklerin aşağılanması ve yönetimden uzaklaştırılması sağlanmıştır.

          16.Yüzyıldan itibaren Arap hayranlığı temelinde ki siyaset; Türk-Türkmenleri yok etmekle birlikte; Kürt toplumunu oluşturma,Sünni Türkleri Kürtleştirilen Türkler haline getirilmesi,Türk-Türkmenleri tasfiye politikasıyla birlikte kurum ve asliyetine uygun Türk devleti olma özelliğini kaybetmeye başlamıştır. Biraz daha derinden incelemeye geçersek; Nakilci,Vehhabilik-Eşarilik temelinde ki dini yaşayışı,Avrupa (başta İngilizler,Fransızlar olmak üzere) etkileyip,yönlendirmeye başlamıştır. Bu konuda ileriye dönük Nakşibendi-Halidiye gurupları daha da etkin halde kullanılmıştır. Hem mezhep,hem tarikat ve cemaat oluşmasıyla devlet içinde bölünme,Türklerin ezilmesi-horlanması,küçük görülmesi,bunlar üzerinden 16. Ve 17.yy,dan itibaren uluslararası güç odakları Avrupa merkezli olarak,Araplar üzerinden (din) Osmanlı devlet yönetiminde daha da etkili olmata başlamışlardır.

          Avrupa,Amerika’nın keşfi(Aztek-İnka medeniyetlerinin yok edilmesi)  Güneydoğu Asya ve diğer ülkelerin,güya misyonerlik faaliyetleri; bir taraftan hıristiyanlaştırma,öbür taraftan yeraltı ve üstü kaynakların ele geçirilmesi yani sömürgecilikle güçlenen yeni bir dünya oluşmuştur.

          Osmanlı devleti kendi içine gömülmüş; Arap haranlığı,Türklerin dışlanması ve ezilmesi,Osmanlı devleti içindeki azınlıkları ve farklı gurupları kullanma alanları haline getirmiştir. Zamanla bu azınlıklar,fırsat buldukça isyan etmişler,Osmanlı devletinin zayıflaması ve parçalanmasını kolaylaştırmışlardır.

          Avrupa sömürgecilik hareketiyle hızlı bir şekilde güçlenmişler dünyanın büyük bir bölümünü  kontrol altına almışlardır. Ancak 18.yüyılda üç kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti iç karışıklıklarla uğraşırken; 1789’daki Fransız ihtilalinin getirdiği etkilerle çeşitli topluluklar hem dini ve hemde ırki boyutta kışkırtılması ve kullanılması daha da hızlanmıştır.

          19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Avrupa (İngiltere vb) ve Rusya arasında pinpon topu gibi oynanan devlet haline dönüşmüştür. 19.Yüzyılda 2. Mahmut,Abdulmedit,Abdulaziz,2.Abdulhamit dönemlerinde yenileşme,ıslahat, hareketlerine girilmiştir. Ancak Osmanlı devleti, İngiltere ile Rusya arasında şamar oğlanına dönmüştür.

          Avrupa 19.yy’ın ikinci yarısında İngiltere de James Watte kardeşlern buhar makinasını bulmaları ile birlikte Sanayi İnkılabına girerken; Osmanlı devleti Kırım Savaşı,Yahudi Baronu Rothcilde başta olmak üzere sürekli borçlanan,ıslahat adı altında tavizlerin yaşandığı,bilim ve rekabette uzak bir halde idi.

          Özellikle 19.yy’ın ikinci yarısında; Panislamist,Panturkist,halkın kendi kendini yönetmesi ve kanedi kararını vermesi şekliyle  siyasi akımlar(Hürriyet ve İtilaf,İttihat ve Terakki,Ahrarlar ortaya çıkmıştır.

          Sanayi İnkılabına hızla uyum sağlayan Almanya,Avrupa da İngiltere ile rekabet halinde idi. Avrupa’da bir tarafta Katolikler,Anglikanlar. Öbür tarafta German –Protestanlar.  Balkanlar da Panislavist-ortodoks Rus ağırlıklı guruplar rekabet halinde  ama sürekli güçlenen ülkelerdi.

          19.yy’ın ikinci yarısı ve yirminci yy’ın birinci yarısı İngiltere-Almanya rekabeti,( Osmanlı –Rus savaşı ardından) İttihat ve Terakki yönetiminin (5. Mehmet Reşat) etkili olduğu bu zaman diliminde Osmanlı Devleti,Almanya’nın yanında yer alarak 1. Dünya Savaş’ına yedi cephede girecek ve Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzlayacaktır. Daha sonra ortaya 433 maddelik Sevr Antlaşma metni konacaktır.Bu Sevr hükümlerine TBMM’si ve Milli Mücadele kadroları karşı çıkacaktır.

          Arap hayranlığı içinde olan devle; Hicaz’da,Yemen’deFilistin’de İngilizler ve Fransızlarla işbirliği içinde olan Araplar tarafından hançerlenecektir. 16. yy’dan itibaren ekilen tohumlar karşılığını vercektir. İslam’ın bayraktarlığını yapan Türk’e ve Türklüğe karşı uygulanan Misyoner Lawrens’i politikaları amacına ulaşacaktır.

          İdris_i Bitlis’inin telkinleriyle Kürt topluluğu oluşturma,Türkleri eritme eritme siyasetinde “Kürtleşen Türkler” oluşsa da; Ahmet Arvasi,Diyap Ağa oyunu farkeden Doğu ve Güneydoğu’nun ileri gelen insanları,İngilizlerin ve Fransızların oyunlarına gelmemiştir. Arvasi “Dünyada üç Türk kalsa biri benim.İki Türk kalsa yine biri benim. Tek Türk kalsa o benim” diyerek tavrını belirtmiştir.

         Tunceli Oymağ’ının Diyap Ağası Yunan Haymana’ya dayanınca (Benim Mustafa Dedem,Yunan baskınında şehit olmuştur.) Meclisin Kayseri’ye,Konya’ya,Sivas’a mı taşıyalı tartışması yaşanırken; Diyap Ağa ,Atatürk’ü destekleyen nitelikte  “Biz buraya ölmeye geldik.Vatanımızı kurtarmaya geldik “ der. Ayrıca konuşmasında Türk-Kürt kardeş olduğunu ayrı olmadığını “Hepimiz Türk’üz” der.

          Üç kıtada hüküm süren dünya devleti Osnamı devleti; Arap hayranlığı,Türkler’in dışlanması ve ezilmesi siyasetiyle son dönemlerini İngiliz,Rus,Fransız,Alman talimatlarıyla yönetilen devlet çok zor durumlara düşmüştür. Hele 2. Abdulhamit dönemi nazırlarının Ermeni-Rum-Yahudi vb. ağırlıklı olması karşısında Türk’ün hürriyet ve İstiklal aşkı bir kıvılcım olmuş,19 Mayıs 1919 da alev,23 Nisan 1920 de birlik ve bütünlük, Doğu Zaferi,Sakarya ve başkomutanlık zaferleriyle şaha kalkmış! 24 Temmuz 1923 te  ‘Lozan Antlaşması’tanınmasını kabul ettirmiştir. 29 Ekim 1923’te de ‘ Cumhuriyetin İlanı’ siyasi ve hukuki varlığını kabul ettirmiştir.

          Arap hayranlığı içinde Etrak-ı bi İdrak (Akılsız Türkler) diye aşağılanan Türklerin yerine azınlıkların daha imtiyazlı olduğu bir Osmanlı devletinden 25 devlet çıkmıştır. Emperyallerin istediği Ermenistan ve Kürdistan çıkmamıştır.

          Balkanlarda panislavist hareketleri kullanan Ruslar,Etnik-i Eterya faaliyetlerine destek veren Fransızlar,İngilizler islam dünyası içinde ırkı ve dini(Yani Arapçılık-Türkçülük, O Türk ise sende Arap’sın!,( Vehhabilik-Eşarilik,mezhep ve cemaat kışkırtmacılığı,Nalşibendi-Halidiye  cemaat ve gurupları vasıtasıyla) Osmanlı devleti kaynayan kazan haline dönüşmüştür. Malum emperyal güçlerin aktör devletleri tarafından önce bölüp parçalayalım ve bölüşelim gizli antlaşmalarıyla yıkılmıştır.

          Bu emperyal organize hareketler ‘Osmanlı devam edecek Cıncık şekeri ile’ Anadolu da  zararlı cemiyetler oluşturarak,Türk Milliyetçiliği temelinde ki Milli Mücadele hareketi sabote edilmeye çalışılmıştır.

          Emperyallerin elde ettikleri önde gelen din adamı sıfatında ki yobazlar Milli Mücadeleye karşı fetva verip,karşı çıkmışlardır. Ancak vatansever din adamları önderliğinde,Mustafa kemal liderliğinde Milli Mücadele başarıya ulaşmıştır.

          Etrak-ı bi İdrak ifadesi yerine “Ne Mutlu Türk’üm Diyene! “ ifadesi yer almıştır.

         Arap hayranlığı yerine emperyallerin kabullenemediği Türk Milliyetçiliği muktedir olmuştur.

          Manda,himaye,Kürtleşen Türkler siyaseti içinde bir devlet yerine; hürriyet ve istiklal aşkı içinde olan,Türk Milleti,Türk Milletinin mensubu olmaktan gurur duyduğunu ifade eden  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün banisi olduğu milli-üniter yapıda  Türkiye Cumhuriyeti Devleti (TC) kurulmuştur.

          Emperyalistlerin en önemli sıkıntısı Türk’e,Türklüğe boyun eğdirememesidir.

          Tarihte İslam’ın kılıcı olup koruyan Türk Milletidir. Türk Milletinin sahip olduğu ülke Türkiye Cumhuriyeti(TC) Devleti’dir. Emperyallere karşı dik durmaya,mazlum milletlere örnek olmaya devam edecektir. Türk,Anadolu da islam’ın kılıcı ve ışığıdır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ