Gizligider TBMM’yi Fas ta Düzenlenen BM İklim Değişikliği konferansı İle İlgili Bilgilendirdi

Gizligider TBMM’yi  Fas ta Düzenlenen BM İklim Değişikliği konferansı İle İlgili Bilgilendirdi

cviu2u3w8aaxo6c

Nevşehir Ak Parti Milletvekili Ebubekir GİZLİGİDER TBMM de Gündem Dışı konuşmalar bölümünde Fas ta düzenlenen BM İklim Değişikliği konferansı hakkında konuştu.

Gizligider Konuşmasında;

Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; 7-18 Kasım tarihleri arasında Fas’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı kapsamında 13 Kasım Pazar günü gerçekleştirilen ve PAB Türk Grubu üyesi olarak katıldığımız parlamenterler oturumu hakkında siz değerli milletvekilleri ve Genel Kurulumuzu bilgilendirmek istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 11 Aralık 2015 tarihinde kabul edilen ve 22 Nisan 2016 tarihi itibarıyla ülkemizin de içinde bulunduğu 175 üye ülke tarafından imzalanan ve 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren Paris Anlaşması’ndan tam üç gün sonra Fas’ın Marakeş ilinde gerçekleştirilen Dünya İklim Zirvesi’nde Paris Anlaşması, bunun uygulama şekli ve finansmanı ve diğer detaylar değerlendirilmiştir.
Bu konferansa Hükûmet olarak da en üst düzeyde katılım sağlanmış, Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki Bey, Bursa Milletvekilimiz Sayın Muhammet Müfit Aydın, Cumhuriyet Halk Partisi Sinop Milletvekili Sayın Barış Karadeniz ve bakanlık bürokratlarıyla büyük bir katılım sağlanmış ve 195 üye ülkeye ülkemizin tezleri anlatılmıştır. Yani, ikili bir katılım söz konusuydu. Birincisinde sadece parlamenterlerin katılımı, diğerinde ise hükûmetlerin katılımı. Bu 195 üye ülkeye Akdeniz’de yaşanan insanlık dramı anlatılmış, Avrupa’nın ve modern dünyanın bu drama duyarsızlığına dikkat çekilmiş ve 2020 yılında gerçekleştirilecek olan 26’ncı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na ev sahipliği yapma arzumuz Sayın Bakan tarafından en üst düzeyde iletilmiştir.
Paris Anlaşması gereği ülkemiz 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 21’e kadar düşüreceğini beyan etmiş. Bu hedeflere ulaşmak amacıyla yaptığımız çalışmaları anlattığımız panelin ilk oturumunda ülkemizde on dört yıllık siyasi, ekonomik istikrar neticesinde Avrupa ortalamasının üstünde, yüzde 4’lük bir büyüme oranı ve her yıl yüzde 6 oranında artan enerji ihtiyacına rağmen 2030 yılına kadar sera gazı salınımını düşürecek yol haritalarını belirlediğimizi anlattık. Ulaştırma sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımını düşürmek amacıyla yaptığımız demir yolu ve deniz yolu yatırımları, Asya ve Avrupa kıtasını raylı sistemle birbirine bağlayan Marmaray ve hızlı tren projelerimiz oldukça dikkat çekti.
Yine iklim değişikliğiyle mücadelenin önemli argümanları olan enerji verimliliği ve temiz enerji kapsamında Paris Anlaşması Ulusal Katkı Niyet Beyanı’mızda belirttiğimiz, güneş enerjisinde 10 bin megavatlık ve rüzgâr enerjisinde 16 bin megavatlık kurulu güç hedeflerimizi katılımcı ülkelerle paylaştık. Türkiye’nin çevreyi en az kirleten ülkelerden biri olmasına rağmen aldığımız önlemlerin ve Taraflar Konferansı kararları ile özel koşullar sağlanan ülkemize Yeşil İklim Fon’undan yapılması kararlaştırılan ekonomik ve teknolojik destekleri hatırlatarak talebimizi parlamenterler oturumunda zikrettik.
Yine, aynı talebimiz, Türkiye olarak, Paris Anlaşması’nın Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesi ve onaylanması için öncelikli şartımızın Yeşil İklim Fon’undan bir an önce faydalanmak ve teknoloji transferi olduğu Sayın Bakanımız tarafından hem konferansta dile getirilmiş hem de 14 ülkeyle ikili görüşmelerde en üst düzeyde altı çizilmiştir.
Yine, iklim değişikliğinin sosyal etkileri konulu 2’nci panelde iklim değişikliğinin göçlere etkisi tartışıldı. Biz, konuya tersten bir bakış açısıyla yaklaşmak istedik ve evet, iklim değişikliğinin göçlere ve çatışmalara yol açtığı herkes tarafından kabul edilmekte ancak bununla birlikte, Türkiye’nin merkezinde yer aldığı coğrafyada yaşanan çatışmaların ve göç dalgalarının bitki örtüsü ve diğer doğal kaynaklar üzerindeki olumsuz etkileri, küresel ısınma ve iklim değişikliğini tetiklediğini de vurguladık. Keza geçmişte 1991 yılında Kuzey Irak’tan ülkemize ve bugünlerde de Suriye’den yoğun olarak devam eden göçmen akınının önlenemez derecede çevre zararına sebep olduğunu ve bu konuda da ülkemize destek olunması gerektiğini belirterek aksi hâlde uzun vadede bu destek sağlanmazsa Avrupa’ya yönelecek yoğun bir göçmen akışının kendilerinin baş edemeyeceği çevre felaketlerine sebep olacağını vurguladık. Hangi ırktan, inançtan, dinden olursak olalım bu dünyadan başka yaşayacağımız ikinci bir mekânımız yok. Ya birlikte hareket edip bindiğimiz dalı kesmeyi bırakacağız ya da son yüzyıla kadar bize tertemiz bir şekilde emanet edilmiş olan bu mavi küreyi yaşanmayacak bir kara küre hâline çevireceğiz. Nasıl temizlik imanın yarısıysa savaşta bile ağaçlara zarar vermemeyi öğütleyen, emreden bir kutlu anlayışın varisleriysek bizim de belediyelerimizden başlayarak merkezî hükûmete kadar bütün politikalarımızı bu anlayışla gerçekleştirme zaruretimiz ortadadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ