Fazla su kullanımı cildin doğal mekanizmasını bozuyor…

Fazla su kullanımı cildin doğal mekanizmasını bozuyor…

yıkanma

Vücudumuzun dış etkenlere karşı savunan cildimiz üzerinde görülebilen döküntü, kızarıklık, kaşıntı tarzında belirtiler birçok soruna işaret etse de, etken çoğu zaman alerjidir. Kişinin günlük hayatını olumsuz etkileyebilecek kadar rahatsızlıklara neden olan cilt alerjilerinin özellikle bahar aylarında arttığı gözleniyor. Pek çok kişinin hayatının bir döneminde alerji ile karşı karşıya geldiğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, stres ve çevresel faktörlerin yanı sıra aşırı su ve temizlik alışkanlıklarının da alerjileri tetikleyebildiğini ifade etti.

Bağışıklık sisteminin bazı madde ve koşullara karşı aşırı duyarlılık ve reaksiyon göstermesi olarak tanımlanabilecek alerjinin en çok etkilediği organların başında deri geliyor. Çeşitli nedenlere bağlı olarak ve çok farklı şekillerde ortaya çıkabilen alerjiler, en sık karşılaşılan cilt sorunları arasında yer alıyor. Alerjik hastalıkların mevsim geçişleri ve stres faktörlerine bağlı olarak artıp azalabildiğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk “Modern yaşam koşulları, kimyasalların artması, aşırı su ve temizlik alışkanlıkları da cildin kendine ait doğal koruma ve nemlendirici mekanizmalarının bozulmasına neden oluyor, alerjik hastalıkların tedavisini zorlaştırıyor” diyor. Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk’ün verdiği bilgiye göre, ürtiker (yaygın bilinen adıyla kurdeşen), ürtikerin daha ileri şekli olan ve oldukça tehlikeli bulunan ‘anjio ödem’, ‘kontakt dermatit” denilen temas egzaması ve çocuklarda çok rastlanan ‘atopik dermatit’ en sık karşılaşılan alerjik cilt hastalıkları arasında yer alıyor.

Alerjene olan tepki zamanla ortaya çıkabiliyor

Sağlıklı kişilerde görülmeyen bu tarz reaksiyonların bazı kişilerde neden ortaya çıktığı hala net olarak bilinmese de, genetik yatkınlığın hastalığın ortaya çıkmasında güçlü bir faktör olduğu görülüyor. Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, cildin birdenbire bu kadar tepki vermesinin altında güçlü kalıtımsal geçişin yanında, çevresel faktörlerin de etkili olduğunu belirtiyor. Parfüm, güneş kremi, şampuan gibi bazı kozmetikler ürünler, çamaşır deterjanları gibi günlük yaşam içinde kullanılan pek çok ürün cilt alerjilerindeki tetikleyici olabiliyor. Aynı zamanda, lastik eldiven gibi lateks içeren ev eşyaları, daha çok takı yapımında kullanılan nikel gibi bazı malzemeler de kontakt dermatite neden olabiliyor. Ağızdan alınan bazı gıdalar ya da cilt yüzeyine sürülen maddelere karşı tepki ilk kullanımda ortaya çıkmayıp, sonraki kullanımlarda da görülebiliyor. Bunların yanı sıra çok sık ve temizleyici ürünlerle cildi yıkamanın cildin kendi ürettiği doğal

koruması olan nemlendirici bariyeri bozduğunu söyleyen Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, bunun sonucunda tahriş egzaması ya da alerjisi denilen klinik tabloların oluşabildiğini ifade ediyor.

Nedene yönelik tedavi

Alerjik cilt hastalıkları kaşıntı, kızarıklık, şişlik, kabuklanma, kuruluk ve su dolu kabarıklar gibi benzer belirtiler gösterse de tedavide altta yatan nedene yönelik bir planlama yapıldığını söyleyen Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, dış kaynaklı faktörlerin etkili olduğu durumlarda, bu etkenlerin azaltılmasıyla hastada rahatlama sağlanabileceğini belirtiyor. Semptomların sıklığı, şiddeti gibi birçok faktöre bağlı olarak tedavinin şekilleneceğini anlatan Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, tedavi yaklaşımı konusunda şu bilgileri veriyor: “Alerjinin gıda ya da temasla geliştiği kişilerde öncelikle bu ürünlerden mümkün olduğunca uzak kalınmasını öneriyoruz. Bu noktada alerjenin tespit edilmesinde, alerji testleri yol gösterici oluyor. Alerjik cilt hastalıklarının nedeni bilindiğinde sebepten uzaklaşılması kolaylaşacağı için çözüm çok daha rahat oluyor. Fakat sebep ne olursa olsun hastanın şikayetlerini giderici ilaç tedavisi, sulu pansumanlar ve enfeksiyon gelişmesi durumunda da antibiyotik tedavisinden yararlanılıyor. ”

Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, alerjik cilt hastalıkları konusunda insanların bilinçlenip daha dikkatli davranmasıyla, yaşam kalitesini düşürmeden hastalıkla baş etmenin mümkün olabileceğini işaret ediyor.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ