ERGENLİK DÖNEMİNDE OMURGAYA DİKKAT!

ERGENLİK DÖNEMİNDE OMURGAYA DİKKAT!

ERGEN

Çocuklarda ve ergenlerdeki yaygın omurga problemlerinin başında gelen skolyoz, erken evrelerde belirti vermeden gelişiyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Karaaslan, skolyozun ilerleyici bir hastalık olduğunu ve bu nedenle ileride oluşabilecek riskli durumları önlemek adına erken teşhis edilmesi gerektiğine işaret ediyor. Bu noktada da ebeveynlere büyük görev düşüyor.

Normal şartlarda omurgamız vücudumuzun tam ortasında yer alıyor. Ancak omurganın en yaygın problemlerinden biri olan skolyoz söz konusu olduğunda omurga “C” veya “S” şeklini alarak yana doğru eğriliyor. Dışarıdan bakıldığında da eğriliği anlamak çok mümkün olamıyor. Erken evrede belirli vermemesi nedeniyle de eğrilik ileri dereceye ulaşıncaya kadar fark edilemeyebiliyor. Omurgadaki en az 10 derecelik eğriliğin skolyoz olarak kabul edildiğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Karaaslan, ancak belirtilerin eğriliğin 20 derece ya da daha ileri safhalara ulaştığında fark edilebilme ihtimalinin arttığını söylüyor. Nedeni tam olarak ortaya konamamış da olsa da skolyoz, kız çocuklarında erkeklere oranla hem daha sık ortaya çıkıyor hem de eğriliğin kötüye gitme ihtimali daha yüksek oluyor.

Genellikle ergenlik döneminde fark ediliyor

Skolyoz, konjenital (doğuştan), idiopatik ve nöromüsküler olmak üzere üç farktı tipi bulunuyor. Doğuştan gelen skolyoz, anne karnında ortaya çıkan bir anomali sonucu gelişiyor ve çok hızlı ilerliyor. Tanı genellikle ergenlik döneminde konuluyor. Nöromüsküler skolyoz ise çocuk felci, kas erimesi ya da serabral palsi gibi sinir ve kasları etkileyen hastalıklara bağlı olarak gelişiyor. Bu grup hastalarda aynı zamanda bazı solunum problemleri ve duyma kusurları gibi farklı hastalıklar da eşlik edebiliyor. Bu nedenle hem eğriliğin derecesini yavaşlatmak hem de olası hastalıklara karşı önlem almak için erken dönem tedavi büyük önem taşıyor. Skolyoz hastaların yaklaşık yüzde 80’ini oluşturan idiyopatik skolyozun nedeni ise bilinmiyor. Genellikle de ergenlikle birlikte büyüme atakları sırasında fark edilebiliyor. Yrd. Doç. Dr.Fatih Karaaslan, her ne kadar sebebi bilinmesi de hastalıkta genetik geçişin etkili olabileceğinin düşünüldüğünü söylüyor. Bu nedenle skolyoz hastası olan ebeveynlerin de çocuklarını yakından takip etmeleri gerekiyor.

Çocuğun gelişim süreci takip edilmeli

Skolyoz belirtileri büyümenin en hızlı olduğu ergenlik döneminde arttığı için tanı da genellikle bu döneme rastlıyor. Ancak, tedavide başarılı sonuçlara ulaşabilmek için erken dönemde müdahale etmek gerekiyor. Aksi taktirde omurga eğriliğinin ilerleyerek çocukların gelişimini

de olumsuz yönde etkilenebildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Fatih Karaaslan, şunları anlatıyor: ‘’Hafif derecedeki omurga eğrilikleri çocuğa herhangi bir rahatsızlık vermeyebilir. Ancak ilerleyen dönemlerde, tedaviye dirençli bel ve sırt ağrıları, solunum yetmezliği, çeşitli enfeksiyonlar ve kalpte ritim bozuklukları da gibi geri dönüşümsüz hasarlar ortaya çıkabiliyor.” Hastalığı önlemenin bir yolu olmadığını ancak erken müdahale ile eğrilik derecesini yavaşlatmanın mümkün olabildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Fatih Karaaslan, “Bu nedenle çocukların gelişimin devam ettiği skolyozun erken evrede teşhis ve tedavi edilmesi önemlidir. Tanı konduktan sonra çocuğun gelişim süreci mutlaka takip edilmelidir’’ diyor.

Tanı genellikle tesadüfen konuyor

Başlangıç aşamasında omurgadaki eğrilik dışında çocukta başka bir şikayete neden olmadığı için tanının genellikle tesadüfen konduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Fatih Karaaslan, “Genellikle gelişme çağının başlangıcında, çocukta omuz asimetrisi, sırtın bir bölümünde kabarıklık, kalçaların aynı seviyede olmaması, kamburluk gibi bulgular fark edilebiliyor” diyor. Bu nedenle özellikle anne babalar olmak üzere, öğretmenler gibi çocuğun yakınında bulunan kişilerin gözlemleriyle erken tanı sağlanabiliyor. Hastalığın kesin tanısı ve eğrilik derecesini belirlemek için fizik muayene ve görüntülüme gerekiyor. Elde edilen sonuçlara göre de tedavi şekli belirleniyor.

Tedavi şekli kişiden kişiye değişiyor

Hastalığın tipi, eğriliğin nedeni, derecesi, hastanın yaşı gibi birçok faktör tedavinin gidişatını belirtiyor. Tedavide hastanın gözlemi, korse tedavisi ve cerrahi olmak üzere üç ana yöntem kullanıldığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Fatih Karaaslan, öncelikli amacın tespit edilen omurga eğilmesinin hastanın içinde bulunduğu yaşta veya ilerleyen yıllarda beraberinde getireceği tıbbi sorunların önüne geçmek olduğunu belirtti. Korse, tedavisi rehabilitasyon ve benzeri cerrahi dışı tedavilere rağmen eğrilikteki ilerlemenin hızlı olduğu hastalarda cerrahi müdahalenin gerekebildiğini anlatıyor.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ